Bir Rus Genci – Malchik Russkiy – A Russian Youth (2019)
Yönetmen: Alexander Zolotukhin
Oyuncular: Mikhail Buturlov, Filipp Dyachkov, Sergey Goncharenko
Ödüller: Sevilya Avrupa F.F. - Yeni Dalgalar Ödülü, Rus Sinema Yazarları Ödülü - En İyi İlk Film, Pekin U.F.F. - Forward Future Ödülü
Bence: Aksini belirtmedikçe bu mecrada sadece sinema salonunda izlediğim filmleri tartışacağımı söylemiştim; sonunda “aksini belirme”nin vakti geldi. Koronavirüs sonunda duvarda ilk deliği açtı. Bir Rus Genci’ni evde Mubi’den izledim. Sokurov’un öğrencisi Alexander Zolotukhin’in ilk uzun metrajı Bir Rus Genci elbet salgın sürecinde izlediğim ilk film değildi ama %100 ev yapımı ilk film yazımı böylesi sıra dışı bir film üzerine yazmak istedim – ilk niyetlendiğim film, “aşkın” Bozkır’dı ama olmadı. Zolotukhin, ilk bakışta, bir paralel kurgu tasarlamış gibi gözüküyor; ana hattına 1. Dünya Savaşı’na katılan Rus bir köylü çocuğun cephedeki hikayesini koyarken varken, paralel kurguda bugünün Rusya’sında bir orkestra Rahmaninoff besteleri provası yapıyor. Yazının devamında detaylandıracağım nedenlerden ötürü 1910’lar ve günümüz arasında gidip gelen kurguya tam manasıyla paralel demek aslında doğru olmayabilir; çünkü bu iki hat birbirleri ile doğrudan ilişkide ve zaman zaman birbirleri içinde eriyorlar. Akordeonuyla cepheye giden köylü asker çocuk, savaş koşullarında öğütüldükçe ve dünya ile bağları bir bir koptukça - fiziksel olarak eksildikçe filmin geçmiş ile bağları zayıf ve yeni ortaya çıkmakta olan 20. Yüzyıl Rus bireyinin içinde bulunduğu yüzyılla ilişkisini tartıştığı anlaşılıyor. Rachmaninoff’un 1909 tarihli piyano konçertosu opus 30 ve ikinci dünya savaşının hemen öncesi bestelediği opus 45 filmin peşinde olduğu mücadele ve şekillenme sürecinin sadece hikayenin geçtiği 1910’larla sınırlı olmadığı yeni paradigmanın etkili olduğu tüm döneme yayıldığına işaret ediyor. İki parça, atmosferleri tesis etmeleri ve en önemlisi kavramsal olmayan sinematik tartışmaya katkıları ile üzerinde durulması gereken tercihler.
Bir toplumun bir yüzyıl ile ilişkisi üzerine sinemasal düşünürken, toplumu ordu üniforması içinde silah kuşanmış bir erkek çocuk-ergen olarak sembolleştirmek pek çok açıdan sorunlu gözükebilir. Zolotukhin’in adı, Sokurov okulunun yeni nesli olarak Uzun Kız’ın (2019) yönetmeni Kantemir Balagov ile beraber anılıyor ve Sokurov ile Balagov’un tercihlerine bakıldığında savaşın ve savaşa ait alanların anlatı ögesi olarak kullanılması sıklıkla karşılaşılan bir durum. Truffaut’nun “Savaş karşıtı savaş filmi olmaz” sözüyle beraber Zolotukhin’in tercihine bakınca; yönetmenin içinde bulunduğu sinemasal dünyanın da etkisiyle elindeki çekiçle sorununu çivi olarak görmesi tercihi üzerinde etkili olmuş olabilir ya da Sokurov, Balagov gibi pek çok Rus yönetmenin benzer eğilimler göstermesi Rusya’ya dair – ya da Rus sinemasının içinden filizlendiği topluma bakışına dair- bir şeyler söylüyor olabilir.
Yine de film savaşı; çekici ve örsü arasında bireyi sıkıştırdığı yerde düşlüyor, düşünüyor. Bir Rus Genci, en güvenli siperlere göklerden yağarak ölümü sokan top mermileri, savaş alanı her deliğine sızabilen zehirli gazlar ve görünmeyen uçakların duraksız tehdidini çekiç olarak görürken; ölüme alışan ordunun insan hayatını -ve onurunu- hiçe sayan kademeler arası sömürüsünü örsünün üzerinde bekleyen bireyin üstüne indiği yer olarak hayal ediyor. Bu haliyle Bir Rus Genci’nin savaşında bir parlaklık ya da marşların önerdiği duyguların hiçbirinden iz yok. Savaşa birey perspektifinden bakıyor ve bireyin savaşta umabileceği en iyi şey üzerinden bir sığır sürüsü geçerken çamura saplanmış bir salyangozunkine eş; tepelerine inen toynaklardan hiçbirinin onlara değmeyeceği kadar şanslı olmak…
Ancak Bir Rus Genci, savaşı ve savaşçıyı anti-militarist bir pozisyon almak için kullanmaktan ziyade sembolizmi içinde araçsallaştırıyor. Film, 20 yy. Rus bireyini gelenekten kopmuş – köyden gelmiş, modernizmin hızlı işgaliyle geçmiş pratiklerini kaybetmiş ancak diğer yandan hantallıktan kurtulmuş; yeni ortaya çıkmış, böylece tarih içinde -kültür kurarken- kirlenmemiş, yüklenmemiş ve tarihin gözünde masum – çocuk; önce tanınma ve kabul edilme sonra şan, ünvan (madalya) ve gelecek hayal eden bir öncesiz olarak tanımlıyor. Bu bireyi alıp 20. yüzyıl krizi içinde modernizmin içsel umudu, ilerlemeci idealleri, durmaksızın yıkıp yeniden yapmak üzerine kurulu diyalektik doğasıyla ilişkiye geçme kanallarının tıkandığını sinematik olarak göstermenin peşinde. Filme göre, bu tıkanmanın bir kısmı modernizmin ulaştığı tüm toplumlarda biriken kendi problemlerinden kaynaklanıyor ancak önemli bir kısmını da Rus toplumunun kendi dinamiklerine kök salmış.
Çocuk, ilk önce akordeonundan- neşesinden, iyimserliğinden, sanatsal üretiminden ve hayal gücünden, sonra gözlerinden – vizyonundan ve yönünü tayin edebilme iradesinden başlayarak tüm modern donanımını adım adım kaybediyor. Bu varlık olarak öğütülüşü ve sakatlanmayı sinematikleştirmek için film çocuğu fiziksel olarak adım adım sakatlıyor. 20. yüzyıl kronolojisine koşut olarak çocuğun akordeonunu ve görme yetisini kaybetmesinin ardından film çocuktan sırasıyla ellerini - iktidarını ve geleceği şekillendirebilme gücünü; kulaklarını - çevresiyle ilişki kurabilme onla etkileşebilme kapasitesini; ve son olarak özneliğini – tüm özürlüğünü adım adım alıyor. Çocuğu, posa olarak bırakıp onu bir nevi acı çekme nesnesine dönüştürdüğü tartışılabilir; film, çocuğun kendi varlığını ancak acı çekebilmesiyle kanıtlayabileceği bir hale getiriyor.
Çocuğun (Rus’un) üç büyük yüzleşmesi var; sistemle, öteki ile kendi ile yüzleşmelerinin hiçbirinden eksilmeden çıkamıyor. Çocuğun (Rus’un), başına gelenler dışsal şoklarla bu kadar ilişkiliyken bir yandan da sistem tarafından yine kendisi suçlanacak… Bu yenilikler içinde beklemediği yerlerden tanımadığı tehditler bir bir darbelere dönüşürken çocuğun yine de en büyük korkusu köyüne dönmek... Bir Rus Genci’nin sembolizmi içinde düşünürsek; Rus’un başına gelen onca şeye rağmen en büyük korkusu yine de geleneksel düzene dönülmesi…
Birey üzerindeki modernist etkiler ve Rusya’nın kendine özgü problemleri işlenirken bireyin bu süreçte dinle ilişkisinin dışarda bırakması eksiklik olurdu. Süreç içinde dinin etkisi ya da etkisizliği de tartışılıyor. Filmin başında çocuklar mezarlığa işiyor, daha işler tamamen kararmamış ama çocuk kendi başına – aklıyla ayakta kalamayacağı belli olmuşken din de bir seçenek olarak kendisini ortaya koyuyor ancak çocuk bu seçenekten bile isteye uzak duruyor hatta kendisini bir rahip ve yardımcısının ellerinden sıyırıyor. İronik bir biçimde çocuk, iradesini – özgürlüğünü - artık yıkılmış harap olmuş altardaki haçı kırılıp kendi üstüne kıvrılmış, orgunun boruları kurşun delikleriyle kevgire dönmüş, ulviyetini ve atmosferik gücünü kaybetmiş artık paradigmanın değişimiyle tüm kasları erimiş ve sıradan bir cepheye dönüşmüş bir kilisede kaybedecek.
Zaferler üzerinden kurulan muzafferlerin tarihiyle ilgilenmeyişiyle, dünden parlayan anları alıp bugüne montajlamasıyla, izleyiciyle ilişkisindeki “kolektif kötümserliğe” meyleden tavrıyla, melankolik olmayan yas duygusuyla geçmişe bakarken filmin Benjaminci bir damardan beslenmiş olabileceğinden bahsedilebilir. İki dönem arasına uzun köprüler koymaktansa bu dönemleri zamanın çizgiselliğinden kurtarıp bir araya getirmek istememiş; dönemler ve anlar birbirlerine bakıyorlar hatta birbirlerine dokunuyorlar, etkiliyorlar, beraberce işlevsellik kazanıyorar ve Bir Rus Genci’nin film-evrenini anlamlı hale getiriyorlar, izleyiciye seslenebiliyorlar. Zaman zaman bugünden bir beklenti geçmişte karşılık bulurken, bir bakış başka zamana uzanıp başka bir tarihte etkili oluyor ya da geçmişte bir şeyler alıp bugüne taşıyor. Özne şeylerin içinden geçmiyor ve böylece özne nesne ilişkisi birbirinin içine geçiyor. Kör çocuğa verilen alman uçakları dinleme aletiyle orkestra enstrümanları, yönetmen ile kondüktör, acı ile müzik gibi farklı dönemden parlama anlarını birbirlerine dikiyor.
Puan:
Puanlama, 10 üzerinden yapılmıştır ve tamamen kişisel tercihlere dayanmaktadır. Notun belirlenmesi için kullanılan kriterler tamamen keyfi bir biçimde oluşturulmuş ve bu kriterlerin ağırlıklandırılmasında da benzer bir metodoloji kullanılmıştır. Puanlar, kategoriktir.
Siz ne Düşünüyorsunuz? Filmle ilgili tartışma sayfasına ulaşmak için tıklayınız.
Çok seslilik her zaman daha iyi