Blade Runner 2049 (2017)
Yönetmen: Denis Villeneuve
Yıldızlar: Harrison Ford, Ryan Gosling, Ana de Armas
Bence: Öncülüne bu kadar bağlı bir film daha izlemedim. Blade Runner 2049’a (BR2049) başlamadan önce mutlaka ilk filmi - Ridley Scott’ın 1982 Blade Runner’ını izlemiş olmak gerekiyor. İlk filmi izlemeden BR2049’a bulaşmak hem izleyiciye hem filme eziyet olur.
Geliş (Arrival 2016) ve Sicario’nun (2015) yönetmeni Denis Villeneuve büyük risk almış; filmin her kolunu 82’deki filme dolayıp Ridley Scott’ın tasavvur edip o günün teknolojisiyle ucundan gösterebildiği dünyayı kanlı canlı ayağa kaldırmış, ancak Scott’ın filminin janrına bağlı kalmamış. Blade Runner (1982) bilim-kurgu/macera kırmasının kriter alınan bir örneğiyken, Blade Runner 2049 (2017) bir kara film/bilim-kurgu karışımı. İki film; konuları, kapladıkları alanları, felsefi iskeletleriyle birbirlerine bu kadar bağlıyken; türleri, tonları, tempoları ve ritmlerinin bu kadar farklı olması kaçınılmaz olarak bir beklenti yönetimi sorunu yaratmış. Pek çok izleyici perdede beklediklerinden farklı bir şey buluyor - bunun nasıl nahoş bir his olduğunu hayatında bir defa olsun yanlışlıkla meyve suyu yerine kahveye uzanmış izleyiciler anlayacaktır.
BR2049’a bir tamamlayıcı olarak diyecek hiçbir şey yok; yaratılan, genişletilen, geliştirilen, ruh kazanan evren 150 milyon dolarlık bütçenin hakkını veriyor; her sahne kendi başına ayakta kalabilecek kadar güçlü, akışı dengeli ve tonu tutarlı; 2 küsur saatin her anı sinematografik olarak değerli... Filmin kaportası -CGI (Bilgisayar Üretimi Görüntüler), akış, ton, atmosfer, görüntü yönetimi- çiziksiz ancak Villeneuve, bir izleyicinin bir filmi izleme ve o filmden tatmin olarak ayrılma nedenlerini pek önemsememiş gibi. Görsel (ve sinema öğrencileri için eğitsel) olarak mükemmele yaklaşan filmin, yakıt deposunun ışığı ta en başından yanmaya başlıyor: Yarattığı dünyanın güzelliğiyle büyülenip hareketsizliği tercih etmesi, Toskana’da otomobille dolaşır gibi hiçbir şey -ama hiçbir şey- için acele etmemesi, sadece ilk filmden sarkan konuları “cool” tavrını bozmadan birer adım ileriye taşımayı yeterli görmesi BR2049’u belli bir izleyici kitlesine sıkıştırmış. Film, görsel olarak ne kadar başarılıysa ekonomik olarak da aynı oranda başarısız olma yolunda; ABD’de anca 30-45 yaş aralığını sinemalara istenilen oranda sokabilmiş ve kadınları etkilemekte çok başarılı olmamış - izleyenlerin %65’i erkekmiş.
Blade Runner 2049’ın hakkını teslim etmek gerek; kendisini devam filmi olarak konumladıktan sonra araştıran, deneyen, risk alan ve ilham veren tavrı, sinema dilinin kusursuzluğu ve büyüleyici atmosferiyle kendine inandırıyor. İnsan olmayı sorgulayan, insanlık tarihinin büyük bölümü kaplayan köleliğe kökünü uzatan felsefi iskeleti de güçlü. Bu iskeletten sarkan sorularla bir sinema diliyle ilgilenmesini, çözümlemelerini takip etmek de hoş. Ancak, Blade Runner 2049, bir macera filmi devamı için ölümcül bir günah olan temposuzluğu ile ve kafasını çevirip devamlı geçmişine bakmaktan kendi başına ayakta duramaz haliyle büyükler ligine girme fırsatını kaçırmış. Yine de, filme, son dönemde yıldızı parlayan Villeneuve için bir geri adım demek zor. Villeneuve’ün filmlerini merakla beklemeye devam edeceğim.
Eleştirmenler BR2049’a bayılacaklar; ancak bu maalesef bir mesleki deformasyonun sonucu olacak. Bir eleştirmenin, bir filme bakarken elinde olmadan aradığı her türlü mücevher BR2049’da var, filmden çıktıklarında kafalarındaki check-list’in her kutucuğunun içinde yeşil birer tik işareti olacak. Ancak izleyici için oyun çok farklı... BR2049’dan büyülenen izleyici de, sıkılan da haklı... Unutmadan hakkını vereyim; Ryan Gossling yine çok iyi. 2saat44dakika.
Puan:
Puanlama, 10 üzerinden yapılmıştır ve tamamen kişisel tercihlere dayanmaktadır. Notun belirlenmesi için kullanılan kriterler tamamen keyfi bir biçimde oluşturulmuş ve bu kriterlerin ağırlıklandırılmasında da benzer bir metodoloji kullanılmıştır. Notlar nümerik değil, kategoriktir.
Siz ne Düşünüyorsunuz? Filmle ilgili tartışma sayfasına ulaşmak için tıklayınız.
Çok seslilik her zaman daha iyi!