Doğu Ekspresinde Cinayet – Murder in the Orient Express (2017)
Yönetmen: Kenneth Branagh
Yıldızlar: Kenneth Branagh, Penélope Cruz, Willem Dafoe
Bence:
“İnsanlar ne derse desin, bir doğru vardır ve bir yanlış vardır. Bunların arasında bir şey yoktur“
Agatha Christie’nin romanından uyarlanan Doğu Ekspresinde Cinayet yukarıdaki cümle ile “bak, ben filmim ha!” diyerek izleyiciyle ilişkisinin doğasını baştan dayatıyor. Siyahlar ve beyazlar filmlerde olur, hayat daha çok grinin tonları üzerinden işler. Doğu Ekspresinde Cinayet baştan ben filmim diyor ki artık her boyutunu istediği gibi biçimlendirebilsin. Dönemin (1930’lar) renklerini cilalayabilsin, karakterleri uçlara taşıyabilsin, gerçeğin zincirlerinden kurtulabilsin ve hiçbir biçimlendirme izleyiciyi rahatsız etmesin/edemesin/etse de izleyici bir şey diyemesin… Bir emrivakiyle izni kopartmış olsa da; önemli olan bu izinle nasıl bir dünya yaratabildiği: Sonuç olarak; şehirler - Kudüs ve İstanbul, dekor, renk paleti, CGI (Bilgisayarla Üretilmiş Görseller) kullanımı, Hictchcock’u hatırlatan tepeden çekimler, kostüm, trenin içi ve dışı arasındaki kontrast, hafif gerçek üstü ton ile yaratılan dil temiz ve duru, açılan kanal da özgün.
Doğu Ekspresinde Cinayet yıldızlarla dolu. Filmin baş kahramanı dedektif Poirot’yu filmin aynı zamanda yönetmeni olan Kenneth Branagh canlandırırken, oyuncu kadrosunda aralarında Judi Dench, Jonny Depp, Willem Dafoe Michelle Pfeiffer, Penelope Cruz ve Starwars’un yeni parlattığı yıldızlardan Daisy Ridley’in de bulunduğu çok sayıda tanıdık isim var.
Oyuncu kadrosu zor bulur kalibresi, filmin oyunlara müsait tonu, Branagh’ın filme uygun gördüğü ritm ve kameranın mesafesiyle oynamasının verdiği canlılık; hepsi hepsi filme enerji katıyor. Ama… Doğu Ekspresinde Cinayet, tüm avantajlarına rağmen kendine “iyi bir film” dedirtmiyor; ya da eldekine iyi demek için ona film dememek zorunda bırakıyor. Branagh; senaryosu, dramatik kurgusu yerinde iyi bir filmi zenginleştirecek çok sayıda araç yaratmış, ama elimizde daha çok uzatılmış, başına bir fıkra eklenmiş bir parodi-vari bir gösteri var. [Günun sorusu: Acaba Agatha Christie mi artık bugüne yetmiyor da kitap ve dolayısıyla senaryo filmin teknik gücüne uzanamamış?]
Filmin ilk yarısı jelatininin parlaklığına, ünlü enflasyonuna ve eğlenceli tonuna alışana kadar bir heyecanla geçiyor; ancak ikinci yarı tüm bu parçaları bir arada tutacak, beraber yürümelerine vesile olacak bir maksadın eksikliği kimi izleyiciye görünür hale gelip tadını kaçırabilir. Branagh’ın güçlü oyuncu kadrosundan yeterince faydalanabildiğini söylemek de güç. Çoğu; rolüne derinlik katacak fırsatlardan yoksun kalmış – sadece Dedektif Hercule Poirot dolu dolu bir karakter olabilmiş , ancak 12 süphelinin tamamı yüzeysel karakterler – belki biraz Michele Pfieffer'ın canlandırdığı Hubbard karakteri ayrılabilir.
Bütün bu sert duran deliklere rağmen, Doğu Ekspresinde Cinayet sıkıcı değil, hatta gayet eğlenceli. Beklentisini doğru belirleyen izleyicinin salondan pişman çıkacağını sanmam.
Puan:
Puanlama, 10 üzerinden yapılmıştır ve tamamen kişisel tercihlere dayanmaktadır. Notun belirlenmesi için kullanılan kriterler tamamen keyfi bir biçimde oluşturulmuş ve bu kriterlerin ağırlıklandırılmasında da benzer bir metodoloji kullanılmıştır. Notlar nümerik değil, kategoriktir.
Siz ne Düşünüyorsunuz? Filmle ilgili tartışma sayfasına ulaşmak için tıklayınız.
Çok seslilik her zaman daha iyi!
Bonus: