En Karanlık Saat - Darkest Hour (2017)
Yönetmen: Joe Wright
Yıldızlar: Gary Oldman, Lily James, Kristin Scott Thomas
Ödüller: Altın Küre – En İyi Aktör (Gary Oldman), Akademi Ödüllerinde 6 Adaylık – En İyi Film, En İyi Aktör, En İyi Görüntü Yönetmenliği, En İyi Kostüm, En İyi Saç ve Makyaj, En İyi Yapım Tasarım
Bence: En Karanlık Saat, Winston Churchill’in Büyük Britanya başbakanlığı görevini devraldığı ve ülkesinin İkinci Dünya Savaşındaki yönüne karar verip, Dünya'nın kaderine etki ettiği görevdeki ilk ayını yansıtıyor. Nazi saldırganlığını telkin ve tavizle aşmaya kalkan, ancak savaşın başlamasına engel olamayan pısırık Chamberlain’in başbakanlık koltuğunu bırakması ertesinde; ordusu Dunkirk’te sıkışan, Fransız ordusunun çöküşü ve ABD’nin izolasyonist tavrı ile yalnızlaşan Büyük Britanya ve Churchill zor bir kararın eşiğindedir: Ya Mussolini aracılığıyla Hitler ile barışın şartlarını görüşecekler ya da zaferin çok uzaklarda olduğu “kan, ter ve gözyaşı” dolu topyekun bir savaşa hazırlanacaklardır.
Bütününe bakınca çok beğendiğim Dunkirk’te Christopher Nolan, filmle arasındaki mesafeyi son ana kadar korumuştu. Ancak filmin sonlarında o da dayanamayıp militarist, milliyetçi, kazanan kampı alkışlayarak savaşla barışan, savaş karşıtı tavrını delip ona çok geniş olmasa da ahlaki bir zemin açan; savaşa romantik gözle bakan bildik yaklaşıma filmini bir daldırıp çıkartmıştı. Bu yaklaşım, filmin ana akım izleyiciyle daha kolay ilişki kurmasını sağlayıp gişe başarısı olasılığını arttırırken; bir yandan da filmlerin “iyi yaşlanma” olasılığını düşürüyor. Nolan’ın dokunup bıraktığı bu modası geçmiş “mucize iksir”; En Karanlık Saat’in tamamına vıcık vıcık yayılmış. Filmi yapanlar, filmle aralarına hiçbir mesafe koyma gereği duymamışlar.
İlgilendiği dönemden bir film yaratırken kullandığı perspektifin köhne olması filmin tarihsel olarak tutarsız olduğu anlamına gelmiyor. Hatta benzerlerine göre, tarihsel gerçeklere daha uyumlu bir yapım olduğu söylenebilir. Yine de En Karanlık Saat, Halifax ile Winston Churchill’in savaş odasındaki bağrışmaları; Kral ile Churchill’in gece buluşması, Roosevelt ile Churchill gece yarıları telefonlaşmaları gibi gerçeklerle tam örtüşmeyen detaylardan azade değil. Gerçekle bağlantısı olmayan en absürt sahne; filmin romantik, popülist, militarist tonunu yansıtan, “millet-ordu el ele” türevi acayiplikleriyle Churchill’in metro yolculuğu... O kadar ki; o sahneden “kitlelerin bilgeliği” üzerinden doğrulanan “savaşımız: haklı dava” mesajı yetmemiş; bir de masumiyetten savaş için onay almaya varmış: Churchill’in metrodaki ufak kızla sohbeti…
Tamamen yanlış ayakla başlanan bir filmde;
- Yönetmen Joe Wright’ın eline, koca bir balyoz tutuşturan harika görüntü yönetimi (Bruno Del Bonnel – Amelie (2001) ve Inside Llewyn Davis (2013));
- Gary Oldman’nın, kendisine haklı bir Oscar adaylığı kazandıran performansı başta olmak üzere izleyiciyi filmin içine çağıran güçlü oyunculuklar;
- Biritanya adasını sıkıştıran dönemin iç ve dış gerilimlerini filme yediren, tempoyu konunun ritmine uyumlayabilmiş, sinemaya özel iletim kanalını her sahnede canlı tutmak için zaman ve kaynak ayıran bir yönetmen performansı;
kamera dönmeye başlamadan yapılan ölümcül hataların, kamera önü işiyle üstesinden gelmenin imkansız olmadığını gösteriyor. Filmin daha klaket şaklamadan kağıt üzerindeki tercihlerinden ve yapılan planlamadan hiç mi hiç hoşlanmasam da, uygulamadaki başarı sayesinde film boyunca gözümü kırpmadım. En Karanlık Saat’in seyirciyi kavradığını ve özellikle döneme ve gebe olduklarına aşina olan izleyiciler için güzel bir gece vaat ettiğini itiraf etmek zorundayım.
Filmin başında, özellikle Churchill ve ardından Kral 6. George’un aşırı biçimlendirmeye maruz kalmışlar – devamında Churchill Gary Oldman’ın harika performansıyla kanlanıp canlanıyor. İlk 15 dakikada Churchill’i neredeyse akli dengesi şüpheli, 90 civarı IQ’su olan huysuz bir çocuk olarak izliyoruz. Oyunculukların gücü, özellikle Gray Oldman’ın Kristin Scott Thomas, Lily James ve Stephen Dillane ile ayrı ayrı yakaladığı uyum, yönetmen Joe Wright’ın senaryodaki sorunları ve filmin başlangıç noktasındaki yanlışlığı aşabilmesine yardımcı olmuş.... Wright, filmin ritmini, dönemin damga vuran tarihi konuşmalar üzerinden belirlemiş; her konuşma sahnesi kendinden sonra gelecek bölümün tonunu belirlemiş.
Güçlü konuşmalar üzerinden bir yönüyle sözcüklerin gücünü hatırlatan En Karanlık Saat’in gruplarda oy birliği yaratması zor. Sevenleri kadar, zayıflıklarını benim kadar kolay affetmeyecekler de olacaktır. Gary Oldman’ın Oscar Adaylığını hak etmiş olduğu konusunda izleyenlerin kolay bir mutabakat sağlayacaklarını tahmin ediyorum. 02saat05dakika
Puan:
Puanlama, 10 üzerinden yapılmıştır ve tamamen kişisel tercihlere dayanmaktadır. Notun belirlenmesi için kullanılan kriterler tamamen keyfi bir biçimde oluşturulmuş ve bu kriterlerin ağırlıklandırılmasında da benzer bir metodoloji kullanılmıştır. Notlar nümerik değil, kategoriktir.
Siz ne Düşünüyorsunuz? Filmle ilgili tartışma sayfasına ulaşmak için tıklayınız.
Çok seslilik her zaman daha iyi!
Bonus: