Genç Ahmet – Le Jeune Ahmed – Young Ahmed (2019)
Yönetmen: Jean-Pierre Dardenne, Luc Dardenne
Oyuncular: Idır Ben Addi, Myriem Akheddiou, Victoria Bluck
Ödüller: Cannes F.F. - En İyi Yönetmen, Cannes F.F. - Altın Palmiye (Aday), Valladolid F.F. - En İyi Senaryo
Bence: Dardenne kardeşlerden bir felaket… Uzun süredir izlediğim en kötü niyetli, en sığ, en zayıf filmlerden biri… Cannes Film Festivali’nde En İyi Yönetmen Ödülü’nün bu film üzerinden Dardenne kardeşlere verilmesi bence skandal. Film boyu vasat, final sahnesindeki felaket yönetmenliğe rağmen kazanılan bu ödülün açıklanabilir bir tarafı olduğunu düşünmüyorum. Genç Ahmet, bu kadar ağır, çok boyutlu, kördüğüm olmuş bir konuyla ilgili ahkam kesiyor - sorun üzerine film boyunca tartıştığı bir şey yok ve film kendinden emin. En ufak bir ahlaki ikilem ortaya koymuyor, bir tartışma alanı bir çatışma bile yok. Arkadaş arasında konuşmalardan, altı dolmamış kişisel kanaatlerden Danning-Kruger etkisinden muzdarip bir film ortaya çıkartmışlar.
Ahmet Belçika’daki Müslüman cemaatinden bir 15 yaşında bir çocuk. Babası ortalıkta yok; annesi, kız kardeşleri ve ağabeyi ile radikallikten uzak orta direk ailesiyle yaşıyor. Ancak Ahmet, filmin tek kötü adamı, bir insan müsveddesi imamın etkisinde kalarak radikalleşiyor. Başlarda, sünnettir diye parmağıyla diş fırçalamak, 5 yaşından beri ona yardım eden öğretmeninin elini sıkmamak; annesinin içkisine, ağabeyinin camiyi ziyaret frekansına, ablasının kıyafetlerine karışmak gibi daha alt perdeden sorunlar çıkartsa da; gitgide daha büyük suçlara yaklaşıyor.
Filme imam ve Ahmet hariç herkes çok iyi, her sistem mükemmel: Belçika devleti-sistemi-ıslah müesseseleri, Hristiyan Belçikalılar ve Belçika’daki yumuşak başlı (!) Müslümanların tüm çabası nafile kalıyor. Önceden sadece elini sıkmadığı sınıf öğretmeninin, bila bedel sadece iyilikten çocuklara Arapça dersler vermesine katlanamıyor – ona ve radikallere göre sadece Kuran Arapça öğrenmek için yeter. Bulaştığı suçların karşılığında tertemiz Belçika sistemi (!) onu tavşanlarla dolu, buzağıların koşuşturduğu dinini istediği gibi yaşayabildiği bir çiftliğe yolluyor. Burada sosyal görevlisiyle beraber zaman geçirterek onu ıslah etmeye çalışıyorlar. Ahmet bu çiftliğe gitmeyi bir süre bırakıyor, sebebi ona çok iyi davranmaları sonucu öfkesinin sönmesinden korkması. Ahmet’e çitçinin güzel kızı da aşık oluyor. Dardenne biraderlerin filmi şunu diyor açık açık: “Size harika eğitim veriyoruz, harika davranıyoruz, pozitif ayrımcılık yapıyoruz, her türlü özgürlüğünüz var, hata yaptığınızda tam olarak cezalandırmıyoruz da, kızlarımızı bile size verdik… Siz hala bizden nefret ediyorsunuz. Tüm sorumluluk sizde… Tamamı… Hepsi.”
Film boyu sorunun özü, fay hatları, akut tıkanıklara dair hiçbir şey bulmak mümkün değil. Avrupa’da yükselen sağa dair, ötekileştirmeye dair hiçbir şey yok. Tüm Belçikalılar harika, Belçika sistemi harika – sorun için bulunan günah keçisi bir imam. Vur sırtına tüm günahları yolla çöle, sorun bitti değil mi? Bitmedi.
Puan:
Puanlama, 10 üzerinden yapılmıştır ve tamamen kişisel tercihlere dayanmaktadır. Notun belirlenmesi için kullanılan kriterler tamamen keyfi bir biçimde oluşturulmuş ve bu kriterlerin ağırlıklandırılmasında da benzer bir metodoloji kullanılmıştır. Puanlar, kategoriktir.
Siz ne Düşünüyorsunuz? Filmle ilgili tartışma sayfasına ulaşmak için tıklayınız.
Çok seslilik her zaman daha iyi!