Kalp Atışı Dakikada 120 - 120 Battements Par Minute (2017)
Yönetmen: Robin Compillo
Yıldızlar: Nahuel Pérez Biscayart, Arnaud Valois, Adèle Haenel
Ödüller: Cannes F.F. - Jüri Ödülü, Avrupa Film Ödülleri - Avrupalı Editör
Bence: AIDS 1980’lerde özellikle eşcinsel çevrelerde dalga dalga yayıldı; yeni muhafazakarlığın AIDS’i tanrının eşcinsellere cezası olarak görmesi araştırma ve tedavi için gerekli toplum desteğini sınırlamıştı. ABD’de Cumhuriyetçi Başkan Reagan, devlet fonlarının hastalığın anlaşılması için kullanılması üzerindeki engeli ancak yakın arkadaşı Rock Hudson AIDS’ten öldükten sonra kaldırdı. Bu dönemde -1987 yılında- New York’ta Act Up (AIDS Coalition to Unleash Power - Gücü Serbest Bırakmak için AIDS Koalisyonu) grubu; AIDS hastaları, entelektüeller ve sanatçıların katılımıyla kuruldu. Grup, bir destek grubundan çok aktivist bir örgüttü ve politikacıları, laboratuvarları, konuya kulak tıkayan ortalama Amerikalıları eleştiren sert eylemler yaptılar. 1989’da da Act Up-Paris kuruldu. Kalp Atışı dakikada 120, Act Up Paris’in 1990’lardaki mücadelesi ve üyelerinin hayatları üzerinden dönemin eşcinsellerinin yaşamına bakan; bir yandan kalp kırıcı bir yandan yaşama sevinci üzerindeki tozları üfleyen bir dram.
Yazar-yönetmen Campillo’nun çok katı kurallara, sıkı düzenlere bağlı olmayıp filmini biraz dağınık, biraz esnek bırakması hikayenin çok ihtiyaç duyduğu tempoyu yakalamasını sağlamış. Campillo, Nahuyel Perez Biscayart’ın çok iyi oynadığı Sean karakterini izleyicinin duygularına ulaşmakta kullanırken, filmin varoluş nedenini izleyiciye karakterlerinin ortak sesiyle seslenerek iletmeyi seçmiş. Act Up eylemlerindeki gerilimden, Gay-Pride sokak gösterilerinin bir yanı buruk neşesine; dönemin homoseksüel çevresini diskoda ışığa yakalanan tozlar ile anlatmaktan, filmde zaman zaman gösterilen mikroskobik HIV saldırısına; hiç utanması olmayan seks sahnelerinden haftalık Act Up toplantılarının sıcak tartışmalarına Campillo filmin her yerinde var.
Act Up üyelerinin her biri iki cepheli kavgaların içinde; birinci cephe AIDS'in sıkıştırması ile fiziksel çöküş riski, zamanın değeri ve ölüm korkusuyla bireysel; diğeri dayanışma ve aktivizm verdiği enerjiyle toplumsal. Bu kavgaların birini kazanırken, diğerini kaybedenlerin yaşadıkları çelişkiler ve içlerindeki çatışmalar filme enerji vermiş; Campillo, özellikle Hollywood’dan çıkma tek boyutlu 80’ler ve AIDS konulu filmleri utandıracak bir film yapmış.
Film ilerledikçe bireysel hikayenin duygu derinliğini artırmak için Campillo, ilgili sahneleri filmin genel temposuna tezat bir biçimde yavaşlatmış; bu tercih filmin ritmini dalgalandırmış. Filmin bir ikinci şanssızlığı da filmin konusunun yüzü artık eskidi, hikayenin özgünlüğü artırmak için bir çaba da yok. 02saat20dakika.
Puan:
Puanlama, 10 üzerinden yapılmıştır ve tamamen kişisel tercihlere dayanmaktadır. Notun belirlenmesi için kullanılan kriterler tamamen keyfi bir biçimde oluşturulmuş ve bu kriterlerin ağırlıklandırılmasında da benzer bir metodoloji kullanılmıştır. Notlar nümerik değil, kategoriktir.
Siz ne Düşünüyorsunuz? Filmle ilgili tartışma sayfasına ulaşmak için tıklayınız.
Çok seslilik her zaman daha iyi!
Bonus:
Hazin bir muhafazkar hikayesi: Aldatıldık! (ve Jeff Koons)
80’lerde ABD sanat camiası çoğunlukla Act Up’ın içine dahil olan ya da destekleyen aktivist sanatçılardan oluşuyordu. Ortaya çıkan eserlerde dönemin ruhuna uygun olarak Aids teması sıkça işlenir olmuştu. Bu yetmez gibi sanatçılar eylemlere bizzat katılarak AIDS konusundaki görünülürlüğü artırıyorlardı. Amerikan muhafazakarlığı bu durumdan çok rahatsızdı.
Amerikan muhafazakarları bu bozguncuların karşısına koyulabilecek “edepli” çocuklar peşinde koşarlarken, bu ihtiyacı gören bir çakal vardı: Jeff Koons
Koons, Hoover gibi derinliksiz eserlerle çıkınca; bu aktivizmden uzak bencil herifi, muhafazakarlar çok sevdi. Muhafazakarlar Koons’u bolca pohpohladı, iyice şişirdi. Ünü yayılsın, bu bozguncu liberal aktivistlerin önüne geçsin, onları görmesinler diye büyük paralar harcamaktan da çekinmediler.
Koons da muhafazakarları çok sevdi, ta ki onlara ihtiyacı kalmayana kadar... Koons, ün ve para için sansasyonun önemini anlamıştı. Sonunda muhafazakarları şok eden işler yapmaya başladı. İtalyan, eski porno yıldızı Cicciolina ile beraber oldu ve onunla ilişkisini konu edinen, izleyiciyi şoke etmeyi amaçlayan seks kokan kitsch işlere yöneldi.
Koons, işlerinin arkasında derin anlamlar aranmamasını defaatle söyledi. Piyasa koşullarını çok iyi anlayıp, insanlara istediklerini verdi. Ün için sadece çok konuşulmanın, para için de sadece ünün yeterli olduğunu gösterdi. Bu esnada muhafazakarlar çok kızgındı, muhafazakarlar kandırılmışlardı.
Para için faşist Franco ile iş tutan, tanınılırlık için medya maymunluğundan çekinmeyen Salvador Dali’nin güncel sanattaki son modeli Jeff Koos’tur.