Kefernahum – Capharnaüm - Capernaum (2018)

dramyeni.jpg
iç sıkany.jpg
kefernahum.jpg

Yönetmen: Nasine Labaki

Yıldızlar: Zain Al Rafeea, Yordanos Shiferaw, Boluwatife Treasure Bankole 

Ödüller:Akademi Ödülleri - Yabancı Dilde En İyi Film Adayı (Lübnan), Cannes F.F. – Jüri Ödülü, Antalya Altın Portakal F.F. – En İyi Aktör

Bence: Modernizm geleneğin eski usullerini tamamen temizleyip yerine kendi akli araçlarını tam manasıyla yerleştiremeden devran döndü ve kendine özgü sorunları ile post-modernizm, globalizmin kolaylaştırıcılığıyla dünyayı hızla sardı. Sanayi devrimine gecikip, modernizmin kurumlarını yerleştirmemiş, birey ve akıl odaklı anlayışları kültürüne tam manasıyla yedirememiş toplumlar bu iki dönemin dönüşüm sancılarını beraberce yüklenmek zorunda kaldılar. İki dönemin tipik sorunlarının beraberce toplumları sarması toplumsal kördüğümler oluşturdu. Mülteciler-göçmenler meselesi; ayrımcılıkla, popülizmle ve gelir dağılımı bozukluğuyla beraber ortaya çıktığında çözümler Kaf dağının ardına düştüler ya da toplumların kendi özel koşullarından(!) uygulanamaz oldular. Az gelişmiş/gelişmekte olan ülkelerdeki böylesi kördüğümler sanatta tezahür etmeye başladı ve sonunda sinemada da kendilerine bolca yer buldular. Bu yıl Oscarlarda Yabancı Dilde En İyi Film kategorisinde 9 filmlik kısa listede benzer derdi olan iki film var: Kazakistan’dan ( ve Rusya’dan) Ayka ile Lübnan’dan Kefernahum... Kefernahum, izleyiciyi 12 yaşında ancak yeterli beslenememekten 7-8 yaşlarında gösteren, Beyrut’un dikine yükselmiş gecekondularında kalabalık ailesiyle yokluk içinde yaşayan Zain’in (Zain Al Rafeea) uydusu haline getiriyor.  Ayka’nın baş karakteri ona dayatılan sınırlı hayatın duvarlarını kırmaya kalkan bir özneyken; Kefernahum Zain’ın tüm çabasına rağmen nasıl nesne kaldığının- öyle ki varoluşunun bile tehdit altında olduğunu göstermeye çalışıyor.

kefernahum2.jpg

Erken büyümek, kendi ayakları üzerinde durmak, kendine ağır sorumluluklar biçip bir ahlak anlayışı geliştirmek zorunda kalan Zain ıslahhaneden, kendisini ve büyük olasılıkla diğer kardeşlerini  nüfusa kaydettirecek kadar bile sorumluluk taşımayan anne-babasına onu dünyaya getirdikleri için dava açıyor. Ancak bu dava, filme esas derdini tartışırken ihtiyaç duyduğu dünyayı kurması için alan verecek bir parantez açıyor. Kefenahum ve yönetmeni Nadine Labaki büyük resmin peşinde, dava büyük resmi filme çağırmak için bir yem.

kefernahum8.jpg

Yazar-yönetmen Labaki’nin öyküsü açıkçası çok özgün değil (örnek; Sean Baker’ın The Florida Project’i) ve Zain’ın motivasyonları ile anne-babasıyla olan gerilimlerini de oldukça yüzeysel işleniyor. Ancak bu yüzeysellik Labaki’nin, filmin esas büyük silahının geçeceği toplumsal-gerçekçi kanala açtığı alanı büyütmek için yapılmış bilinçli bir tercih gibi duruyor. Labaki, bilindik bir hikayeyi kendi üslubunca baştan anlatarak vakit kaybetmek istememiş. Yerine, enerjisini ve zamanını sıradan kötülüğü, sıradan kayıtsızlığı, sıradan ayrımcılığı, sıradan yokluğu; güzellikten, nezaketten  ve  medeniyetin merkezinden (!) uzak sıradan sefaleti olabildiğince gerçeğe uzanarak hissettirmeye harcamış. Başına gelenleri çekmekle uğraşmaktan özne olmaya fırsat kalmamayı, varoluşun kağıt parçalarına bağlandığı günümüz global kenar mahallesini filmiyle mühürlemiş.

kefernahum3.jpg

Filmin olay örgüsü, öyküsü, akışın yönü nedensellik bağları ile senaryoya bağlıyken; filmin kurduğu evren, filmin ruhu, atmosferi ve dili görüntü yönetiminden sanat yönetimine; oyunculuklardan kurguya pek çok ögenin yönetmen önderliğinde beraber çalıştığı bir kolektif üretim… Birkaç parlak fikir hariç Kefenahum’un senaryosunu – filmin olay örgüsü üzerinden yolculuğu sıradan, hatta zaman zaman bazı bölümleri klişelerle zayıf. Ancak filmin oluşturduğu evrenin taşıdıkları, anlattıkları, gösterdikleri ve tartıştıkları; filmin senaryodan bağımsız üretimi/yaratımı değerli...

kefernahum7.jpg

Kefernahum; sunduğu gerçekten beslenen dünya ile izleyicinin dünyası arasındaki sınırı saydamlaştırmayı hedef aldığından filmdeki ögeler de buna göre düzenlenmiş. Kilit oyuncular, ilk kamera önü tecrübelerini yaşayan gerçek göçmenler:

  1. Zain Al Rafeea (Zain): Suriyeli mülteci, şimdi ailesiyle Norveç’te 

  2. Yordanos Shiferaw (Rahil): Etiyopyalı mülteci, çekimler sırasında yasadışı mülteci olduğu için gerçekten tutuklanıyor, sonra film ekiminin çabalarıyla hapisten çıkıyor. Çekimler tamamlanıyor.

  3. Boluwatife Treasure Bankole (bebek Yonas): Lübnan’da ailesiyle kaçak olan Treasure ve ailesi çekimlerden sonra sınır dışı edildiler. Şu anda Kenya’dalar.

  4. Haita 'Cedra' Izzam (Seher): Beyrut’ta bir evsiz çocuk olan Cedra, film ertesinde sokaktan kurtuldu.

Labaki, amatör oyuncularıyla en gerçeğin peşinde koşarken çekimler beklenenden uzun sürmüş; kurgu masasına elinde 520 saatlik çekimle oturmuş. Seyircinin yolculuğunu kolaylaştıracak biçimlendirmelerden de uzak durmuş. Arendt’in “kötülüğün sıradanlığı”nın kapsamını genişletip, 21. yüzyıl postmodern dünyasındaki öyküsüne yedirmiş.

kefernahum9.jpg

Kefernahum, bir yandan Batı’nın varoluşsal problemleriyle dalga geçerken diğer yandan kültürümüzün iletişim kanallarının satır aralarında kaybolan en sıradan sefaleti ifşa ediyor. Yakındaki bir parkta gölette boğulmakta olan bir çocuk görsek hiçbirimiz ayakkabımız mahvolur diye düşünüp çocuğu kurtarmaktan caymayız; ancak –hele ilaç maliyetleri düşünüldüğünde- ayakkabı parasından daha düşük bir yardımla hastalıktan ya da açlıktan ölecek bir Afrikalı çocuğu kurtarabilecek kadar zenginiz. Günümüz ahlak filozofu Peter Singer iki çocuk arasında yaptığımız ayrımcılığı eleştiriyor. Kefernahum bu iki çocuğa farklı bakmamızı sağlayan mesafeyi azaltmaya çabalarken Singer’in işaret ettiği ikiyüzlülüğümüzü ifşa ediyor.

kefernahum5.jpg

Batılı beyaz adamı zirvede bir tahta oturtan geleneksel antropolojinin ve sosyal-darwinizmin yıkılışında bilgi-iktidar ilişkisi üzerine çalışmalar ve “bireysel olan politiktir” diyen feminist teori kadar kültürlerin temelde birbirlerinden kopuk olduğu, birbirlerinden ayrık ve dolayısıyla bağımsız gelişim patikaları tutturdukları varsayımını yıkan çalışmaların da etkisi var. Akademi’de, kültürleri birbirlerinden soyutlayarak bakmayı ve dolayısıyla başarılılar/başarısızlar diye yaftalamayı, en iyi-daha az iyi-kötü basamakları olan bir hiyerarşi içinde değerlendirmeyi bir süredir bıraktık. Kültürlere tarih boyu her parçanın birbirini etkilediği süregelen bir büyük sistem üzerinden bakılıyor artık. Labaki de benzer bir perspektiften konuya yaklaşıyor; filmi izleyecek Batılı izleyicinin yaşanılanları başarısız(!) Ortadoğu  kültürüne atıp kendi rahata kaçmasın diye kültürler arası dolaşıklılığı film boyu hatırlatıyor: Lunaparkla hatırlatıyor, kırmızısı pembe olmuş Örümcek-Adam kostümlü bunak ile hatırlatıyor, Etiyopyalı Rahil’e Marilyn Monroe beni yaptırarak hatırlatıyor, en fakir evdeki üzerinde “I love you” yazan kalpli sevgililer günü yastığıyla hatırlatıyor. İzleyicinin ne aşağılık kompleksine kapılmasına ne yaşananlardaki sorumluluğundan kaçmasına izin veriyor.

kefernahum6.jpg

Filmin senaryosunun zayıflığını, stratejik bir karara bağlayabiliriz ancak yine de Kefernahum’un affedilmez bir günahı; kendi kendini inkara kalktığı bir son 5-10 dakikası var. Filmin sonunda; film boyu inatla ve şevkle gerçeğe uzanma konusunda gösterdiği çabayı elinin tersiyle ittiriyor ve işleri yoluna koyma telaşına giriyor. Amerikan pazarını düşünerek sıradan Amerikalı izleyicisinin ve eleştirmenlerinin biçimsel beklentisini doyurmak ve salondan çıkanların ağzında kalacak gerçeğin metalik tadını silmek üzere film; suçlu gördüklerini cezalandırmaya ve yol boyu üzüldüklerini sıradan ödüllendirmeye başlıyor. Murnau’nun 1924 yapımı Der Letzte Mann – Son Adam filmini akla getiriyor; o da sonuna kadar gerçekçi gelip bir epilogla açık açık “gerçek hayatta böyle olmaz ama bu filmde biz yapacağız” diyerek kötüleri cezalandırıp, iyileri benzer şekilde ödüllendirmişti. Yıl 1924’tü.

Bu hamlenin belki tek tesellisi Labaki’nin filmin son sahnedeki oyunu için zemini güçlendirmesi – ki bu oyun hoş açıkçası...

kefernahum4.jpg

Ayka ve The Florida Project’in yazılarına ulaşmak için aşağıdaki posterlerine tıklayabilirsiniz:

Tempometre_6.png
AnlatımınNiteliği_Kavramsal_2.png
FelsefiDerinlik_05.png
sinematik zenginlik 4.png

Puan:

7.5-1.JPG

Puanlama, 10 üzerinden yapılmıştır ve tamamen kişisel tercihlere dayanmaktadır. Notun belirlenmesi için kullanılan kriterler tamamen keyfi bir biçimde oluşturulmuş ve bu kriterlerin ağırlıklandırılmasında da benzer bir metodoloji kullanılmıştır. Puanlar, kategoriktir.

Fragman