Kelebekler (2018)

dramyeni.jpg
Komedi2.jpg
gözyaşı.jpg
Kelebekler.jpg

Yönetmen:  Tolga Karaçelik

Yıldızlar: Tolga Tekin, Bartu Küçükçağlayan, Tuğçe Altuğ

Ödüller: Sundance F.F. - Dünya Sineması Büyük Jüri Ödülü

Bence: Tolga Karaçelik; bozuk aile yapısı, intihar, kayıpla baş etmek, çocukluk travmaları gibi kolayca şeytana uyabileceği alanlara dokunan bir iskeleti işlerken dahi, filmin hiçbir anında duygu sömürüsüne bulaşmamış, kalp burma uğraşına girmemiş; filmine sınırlar çizip, seyirciye “şimdi bunu düşünecek; böyle hissedeceksin”ler dayatmamış. Gerçekte olabilecek olan bir hikayeye biraz katalizör katıp hızlandırarak, biraz akıl katıp kayganlaştırarak, biraz tuhaflık katıp ilginçleştirerek ilk iki filmini aşmayı başarmış. Akışı yapaylıktan uzak tutmak amacıyla içine incelikle yerleştirilmiş hatalarla doğallaştırılmış, gerçek hayattakilere benzer dağınıklıkla örülen diyaloglar, artık Karaçelik’in  imzası haline geldi. Karaçelik, bu diyalogların üzerinde yükselen senaryosunu düzenli ve duru sinema dili ile ve iyi oyunculuklarla canlandırmış. Hem derin hem yutması kolay, hem eğlenceli hem hüzünlü iki tonlu bir dram ortaya çıkmış…

kelebekler.jpg

Çağan Irmak, seyircinin aklını denklem dışında bırakıp herkesi kendi çizdiği, sınırları belli ve sıkışık yoldan yürütüp büyük ustalıkla duygulandırıp; kalp kırmak, sonunda duygusal boşalma yaratmak için neler - gişesini canlandırmak için - neler yapıyorsa; Tolga Karaçelik filmini büyütmek için bunların neredeyse tam tersini yapıyor: Irmak - ve ana akım Hollywood yönetmenlerin çoğu- nasıl ki en derin hüznün kendisine ulaşmayı, seyirciyi kendi içlerindeki kırıklıklara da dokunup nasıl olursa olsun o katharsis (boşalma) anına ulaştırmayı amaç ediniyorsa; Karaçelik hüzün, neşe gibi duygulanımları esas derdini anlatmak için birer araç olarak kullanıyor… Diğerlerinin amacını araçsallaştırarak önüne bir potansiyeller denizi açıyor.

Kelebekler-2 TK.jpg

Karaçelik’in sınırları belirsizleştirerek seyircinin muhakemesini de filmine dahil eden ve böylelikle girdiği zihinlerde etki alanını ve kalıcılığını genişleten bir yaklaşımı var. Buraların şehirli kültürüne özgü uyaranlardan yola çıkmasına rağmen, evrensel kavramlara uzanabilmiş ve sonunda küresel bir iz bırakmaya fırsat bulmuş. Bunu sadece ben düşünmemişim ki Sundance Jürisi, Kelebekler’e Büyük Jüri Ödülünü verdi. Türkiye Devleti Kültür Bakanlığı ise filmi bizim kadar beğenmemiş olacak ki -özellikle de kafası karışık imamdan pek hoşlanmadıklarını düşünüyorum- Kelebekler’e hak ettiği desteği vermemişti. Olsun Bakanlık desteği Türk filmleri için bir Litmus Testine dönüşmeye başladı artık zaten; bir film bakanlık desteği almışsa ya kuru, ehli, suya sabuna dokunmayacak alanlarda oynama ya da devlet devlet kokma sinyali veriyor.  

kelebekler2.jpg

Aynı filmde tonlar arası geçiş yapmak, tonların birbirlerini baltalaması, hiçbir tarafta derinleşememe; yüzeyselleşme ve inandırıcılık ile ilgili risklere kapı aralıyor. Ancak farklı tonlar beraber çalışabildiğinde filme içsel bir dinamizm kazandırdıkları da bir gerçek. iki tonlu anlatım tıkır tıkır çalışabiliyor: İki farklı tonun aslında bir birliğin (aynı hakikatin) farklı yüzlerini anlattığı durumda iki tonlu anlatım tıkır tıkır çalışabiliyor . Kelebeklerde, kıkır kıkır kıkırdatan bir sahne dramatik kurgunun kilit taşına bir hazırlık olabildiği gibi, en kursak düğümleten sahne filme enerji tempo katacak iki adım sonrayı besleyebiliyor. Tonları yansıtan duyguların karşılıklı etkileşimi sahne sahne ardışık olmak zorunda da değil; film boyu eğlence tonunun hakim olduğu bölümler filmin altında yavaş yavaş bir hüzün biriktiriyor. Hüzün, sonunda tıpkı neşe gibi, sevinç gibi bedende duyumsanacak seviyeye erişinceye kadar filmin eğlenceli anlatımının hemen altında birikmeye devam ediyor

Türkiye Sineması, içinden zaman zaman bireysel başarı öyküleri çıkarsa da, kendine bir akım yaratamaması ve ithal ettiği akımların özgün araçlarını kendi kültürüne uyacak hale getirmek için uygun tadilatları yapamaması gibi kronikleşmiş dertlere sahip… Türkiye Sinemasından çıkan işlerin büyük çoğunluğunu, Türkiye ana akım seyircisinin de baskısıyla; arka arkaya parodilerin eklenmesi ile oluşturulmuş hikayesiz ya da zayıf hikayeli komediler ve salya sümük ağlatmayı hedefleyen romantik akıma dayanan yine zayıf hikayeli ve yeni bir şey denemeye vakti kalmayan kötü dramlar oluşturuyor. Akım yaratmaya hala çok uzak olsak da, Karaçelik kendi üslubunu oturturken uyumlama konusunda önemli bir adım attı: Diyalogları üzerine çalışırken, hem cümle yapısında hem kelime seçiminde -gerçek hayatta olduğu kadarıyla- hatalara diyaloglarını açtı ve senaryo yazma sürecinde önemli bir kaynağı bu doğallığı sağlamaya harcamaya başladı. Konuşma diline yaklaşmaya çalışan ama cümle devirmek hariç çoğunlukla hatadan kaçınan, ya da hatalarda doğallığı yakalayamayıp kulak tırmalayan sinema diyalog usulleri Türk sinemasını sarmışken, Karaçelik kendi özgün iletim kanalını kurdu. İnandırıcılığını artırdı. Bu sene Onur Saylak’ın Daha (2017) filminden sonra Kelebek’ler de Türk Sineması için umutlanmaya neden yarattı.

kelebekler hasanli.jpg

Karaçelik’in, her adımı nedenselliklere bağlayıp kurallara oturtan hatasız bir Sokratesci tavır yerine, zaman zaman rüyavari estetiği (mesela patlayan tavuklar – tartışma arasında fark edilmeyen kelebekler) ile Apolloncu bir tavra yaklaştığından bahsedilebilir. Yarattığı doğal diyaloglar filminin komedi damarı için parodiler silsilesi kullanmaktan kendisini kurtararak, hikaye gelişimine ayırabileceği fazla fazla zaman ve enerji yaratmış. Arzu film ve Cem Yılmaz türü iki komedi dalgasından sonra, Karaçelik’in yöntemi bir üçüncü dalgayı üretebilir.

Genç yaşlarda alınan böylesi ödüller, sahiplerini hedefsiz bırakabilecek sorunlu bir mükemmeliyetçilik kilidi ve paralize edici bir kendini aşma baskısı yaratabiliyor. Ancak Karaçelik belli bir türü kendi üslubunca en iyisine ulaştırmaya uğraşmaktansa, yeni yollar yordamlar yaratarak kendine yol açan arayan bir tarzı var. Keşifler yapıyor. Aramanın ve kendine yol açmanın kilitlenmesi daha zor… İyileştirmenin sonu gelebilir, ama aramanın kendisinin kolay kolay gelmez.

Kelebeklertolga-karacelik-620x360.jpg

Kelebekler; pek çok zamanı geçmiş tabuya, antika sınırlamalara, zamanı geçmiş akımların artığı eski püskü kurallara acımaması üzerinden de değerlendirilebilir. Örneğin; Çehov’un sahnede silah varsa patların bir başka versiyonu, çobanlık, balıkçılık gibi mensuplarına zamanla naif bir bilgelik kattığına inanılan meslek gruplarından ihtiyar adamlar filmde zuhur ederlerse, bunlardan bir hikmet fışkıracağı, bu hikmetlerin filmin temelini dolduracağı ve filme felsefi bir derinlik katılacağı kuralını Kelebekler dalga geçe geçe çatır çutur kırıyor.

Kelebekler; içindeki “astronot hikayesi” gibi havada kalan, hikayenin kalanının dayandığı gerçeklikten de, yapıştığı karakterden de biraz uzak duran bir eklenti ve akışın içine daha pürüzsüz geçilebilecek bir iki dirsekte ufak parazitler olsa da Kelebekler; Türkiye Sineması için de, Tolga Karaçelik’in sinemasının geleceği için de heyecan veriyor. Filmin oyuncuları Tolga Tekin, Bartu Küçükçağlayan vr Tuğçe Altuğ'un hakkını verip yazıyı öyle bağlayayım. Sundance'te kazandıkları ödül için başta Tolga Karaçelik olmak üzere emeği geçen herkesi tebrik ederim. 01saat57dakika

Tempometre_8.png
Kavramsal_OK_2_x.png
FelsefiDerinlik_05.png
GorselZenginlik_07.png

Puan:

9.JPG
Puanlama, 10 üzerinden yapılmıştır ve tamamen kişisel tercihlere dayanmaktadır. Notun belirlenmesi için kullanılan kriterler tamamen keyfi bir biçimde oluşturulmuş ve bu kriterlerin ağırlıklandırılmasında da benzer bir metodoloji kullanılmıştır. Notlar nümerik değil, kategoriktir.

Fragman