Kestane Ormanından Hikayeler - Zgodbe Iz Kostanjevih Gozdov - Stories from the Chestnut Woods (2019)
Yönetmen: Gregor Bozic
Oyuncular: Massimo De Francovich, Ivana Roscic, Renzo Gariup
Ödüller: Sloven F.F. - En İyi Film dahil 11 ödül, Tallinn F.F. - En İyi İlk Film
Bence: “Bizim oralardan son masal”… İtalya-Slovenya sınırındaki Slavia Vereta’nın kestane ormanlarında sonbaharın kuru yapraklarla örttüğü toprağa kazılmış bir çukurun içine biz tanrı gözüyle tepeden bakarken dört orman köylüsü taze toplanmış kestaneler döküyorlar ve dolan çukurun üstünü kuru yapraklarla örtüyorlar. Mezar ile rahmi aynı anda çağrıştırarak, ölüm ile tohumu üst üste koyarak kendini açan filmevren, Kestane Ormanından Hikayeler’in döngüsel ve nostaljik niteliğini, coğrafyasıyla ile bağını, ikinci büyük savaşın tali zararlarından biri olarak bölgenin kaybolan kendine has yaşamına bir ağıt ile beraber savrulanların umutlarını beraberce izleyici önüne seriyor. Döngüsellik ile her bitiş zorunlu olarak başlangıçken, her başlangıç da bir bitişi garantiliyor. Gömülen kestanelerin hemen ardından film, ağaç dibinde uyuklayan başkahramanı yaşlı marangoz Mario’nun ayaklarının dibinden iki semender geçiriyor; bu sembol ile film, yeniden doğum ve yeniden doğum üzerinden düşündüğü ölümsüzlük kavramı ile ilişkisini perçinliyor. Filmin tarihi gerçeklerle ilişkisinin yanında, yeniden kurulup bir kez daha anda tecrübe edilen hatıralarla; karakterlerin bilinçdışından perdeye fırlatılanlarla; hayaller, hülyalar, rüyalar ve halüsinasyonlarla inşa edilmiş zaman zaman gerçekliğin alanına da bulaşan şiirsel bir gerçeküstü dili de var. Hikaye boyu bunlar beraberce filmin büyülü gerçekliğe göz kırpan masalsı ezgisini çalıyorlar. Bunun yanında kestane ormanının kendisinin bir anlatı ögesi olarak filmdeki ağırlığı, ether gibi herkesi ve her şeyi sarıp sarmalaması ve ormanın doğasının diğer karakterle olan ilişkisinden kurgulanan film dili Kestane Ormanından Hikayeler’in diğer alametifarikaları.
Kestane Ormanından Hikayeler kendisini pek çok açıdan sınırlara yerleştirmiş ve sınırda olmanın yarattığı gerilimleri kullanarak kendisini var ediyor: 2. Dünya Savaşı’nı takip eden yıllarda 1. Dünya (kapitalist) ve 2. Dünyayı (komünist) ayıran hat/fay İtalya-Yugoslavya sınırından da geçecek. Filmde sınırlar coğrafi olanlarlardan ibaret değil: Ölüm ile yaşam arasındaki sınır – Mario tabut ve çeyiz imalatçısı; gerçek ile gerçeküstü arasındaki sınır, muğlak olan belirli olan arasındaki sınır, gitmek ile kalmak arasındaki sınır, gelenek ile modernizm arasındaki sınır – doktorun içler acısı hali, iki ana karakteri - kalan yaşlı adam Mario ile giden genç kadın Marta- arasındaki sınır, küresel rüzgarlar ile geleneksel kökler arasındaki sınır gerilimlerinden besleniyor ve kendini böyle kuruyor.
Filmin yönetmeni Gregor Bozic senaryoyu paylaştığı Marina Gumzi ile önceden kısa filmlerde beraber çalışmıştı. Bu filmlerle, 2. Dünya Savaşı ertesi Yugoslavya ve İtalya’sından sıradan insanların gündelik yaşamlarından süzülmüş sıradışı hikayelere olan ilgilerini göstermişlerdi. Kestane Ormanından Hikayeler’de ikinci dünya savaşı ertesi dünyada yaşanan zihni yarılmanın fiziksel karşılığı olarak, sınırın öte tarafından kopan böylece kökünü kaybeden ağaç ya da yaprağını kaybetmiş kök gibi kurumaya ve terk edilmeye mahkum bir mikro kültürün, bir cemaatin, insanların peşine takılmışlar. Filmi de Slavia Verata’nın 1940’ların sonlarında topraklarından göçen kestane ormanının içindeki halkına adamışlar.
Fimin iki merkezi eli sıkı huysuz ve yaşlı marangoz Mario ile son kestane toplayıcı genç Marta’yı hayatlarını idame etmek için dayandıkları orman ve yasları bir araya getiriyor. Genç kadın savaşta kocasını yitirmişken – ya da kocası tarafından terk edilmişken, yaşlı adam da karısını hastalığa kurban veriyor; kendilerine özgü yaslarının yanında paylaştıkları bir yas daha var o da kendilerinin çıkartmadığı bir kavganın sonucunda kendilerini desteklemeyi bırakan coğrafyalarının yası... Biri kalmaktan biri göçmekten yana – sonunda ikisi de göçecek ama farklı alemlere; biri öbürünün önünü açacak; ancak bunu başarabilmek için kendi dönüşümüne izin vermek durumunda kalacak.
Mario mantıkla, parayla ve sayılabilir olanlarla ilişkisi üzerinden filmin gerçeklikle ilişkisini kuran direğiyken; bunun tersine Marta geçmişinin onu ağa takılmış bir balık gibi sarıp sarmalamasına izin vermesiyle gerçeklikten kopmuş ve başta imkansız gözüken gitmeye takıntı geliştirmiş. Bir anlamıyla Mario kalmanın çakılı kazığıyken, Marta gitme isteğinin kendisine dönüşmüş.
Yalnızlık, tutukluluk, yas; kocasından koparılmış, geçim kaynağını kaybetmekte olan savaş mağduru bir kadın, hayattaki tek dayanağını karısını kaybetmiş, oğlu ile kopmuş yaşlı bir marangoz; savaş zamanı karanlık bir orman… Tüm bu ögeler ve zaman zaman nostaljik zaman zaman kokusu hissedilen melankolik atmosfer, filmin bendini aşıp izleyiciyi bir duygu seline boğmaya hazır bir ortam oluşturuyor. Ancak Kestane Ormanından Hikayeler, masalsı-şiirsel-gerçek üstüne açık dokusunu kullanarak bir melodrama dönüşmekten uzak durmayı başarmış. Kimi romantik izleyiciye bu kaçırılmış bir fırsat gibi gözükebilir ancak bence bu hamle ile film kendisini ayrıştıran, sinema evreninde daha zor bulunur olan alt notalarını güçlendirmiş, büyütmüş, öne çıkartmış. Filmi yavaşlatmak, bu masalsı notaların izleyici içinde yankılanmasına ve yeni gelmeden her birine zaman verip izleyici zihninde uygun yerlerini bulmalarına fırsat vermiş. Film, ağır konulardan kendini sakınmazken Bozic’in sürrreal kanalı ile ritmi, atmosferi ayarlayıp olası duygu patlamalarının filmin ağdalanıp sesinin boğuklaşmasının önüne geçmiş.
Filmin gerçeküstü kanalı marifetiyle filmuzay, karakterlerin zihinlerinin içine genişlemiş ve nesneler dünyasında karanlık gözüken çoğu şey bu kanal vasıtasıyla ikili bir doğa kazanmış ve renklenmiş. Büyülü gerçekçi ögeler; senaryonun hacimli ve ağır melankolik ögelerini işleyerek, çatlatarak ve ufalayarak filmin aralardan akabilmesine fırsat yaratmış. Kestane Ormanından Hikayeler’in kullanışlı yavaşlığının hissedilen zamanı uzatması göz önünde bulundurulduğunda 81 dakikalık görece kısa süresi de doğru tercih gibi gözüküyor.
Kestane Ormanından Hikayeler’in eliptik/eksikli hikaye anlatımı sebebiyle kimi izleyici film boyu yönünü bulmakta zorlanabilir. Eksikli anlatımın üstüne bir de çizgisel olmayan ve zaman zaman koşutlaşan kurgunun bir sonucu olarak film zaman cetveline tam olarak oturtulamıyor. Ancak son sahnenin ışığında taşlar yerine oturacak; buradan Bozic’in filminin parçalarını bilinçli ve zorlayarak sıralılıktan kurtarmaya çalıştığını düşünmeliyiz. Film bir neden-sonuç zinciriyle kurulmuyor ve parçaları arasında bir ardışıklık bağı içermiyor –içinde döngüsellikler barındıran yekpare bir hacim olarak evrenini yaratıyor. Bu haliyle filmi sinema salonun izleyiciyi yatırıma zorlayıcı koşulları dışında hakkıyla izlemek için evde çeşitli hazırlıkların faydalı olacağı görüşündeyim. Filmi izlemek için akşam vaktini seçmek ve tam karartma uygulamak, telefonu yan odaya bırakmak gibi önlemler aklıma geliyor.
Puan:
Puanlama, 10 üzerinden yapılmıştır ve tamamen kişisel tercihlere dayanmaktadır. Notun belirlenmesi için kullanılan kriterler tamamen keyfi bir biçimde oluşturulmuş ve bu kriterlerin ağırlıklandırılmasında da benzer bir metodoloji kullanılmıştır. Puanlar, kategoriktir.
Siz ne Düşünüyorsunuz? Filmle ilgili tartışma sayfasına ulaşmak için tıklayınız.
Çok seslilik her zaman daha iyi