Köpek - Chien - Dog (2017)
Yönetmen: Samuel Benchetrit
Yıldızlar: Vincent Macaigne, Bouli Lanners
Ödüller: Nemur Int. F.F. - En İyi Film, En İyi Aktör, En İyi Görüntü Yönetimi
Bence:
Bölgeniz paranızla belirlenir; (evinizin büyüklüğü, varsa bahçenizin genişliği, arabanızın iç hacmi, yatağınızın boyutları…)
Köpeklerin parası yoktur.
Jean-Paul Sartre “İnsan özgürlükle lanetlenmiştir.” der. Burada Sartre’ın kastı, özne olabilen modern insandır. Modernizm; hayatı üzerinde egemenliğini olmayan, tabi olan, geleneğin eylemleri üzerindeki hakimiyetini kabullenmiş geleneksel insanın yerine, artık yalnız ve başına gelenlerin sorumlusu kendi olacak olan modern insanı koydu. İnsan özneleşirken yaşamın işleyiş hızı, organizasyonu ve toplumsal düzen de dönüşmek durumunda kaldı. 18.-19.yy’dan itibaren her alanda görülen verimlilik (ve dolayısıyla tüketim) patlamasının sebebi de, emeğin üretime katkısının düzenlenmesi için tüm gün işleri ortaya çıkarıp önce taşrayı şehre taşıyan sonra sokakları ayaklardan temizleyen de modernizmdir – işi olmayanı toplumsal alanının dışına çıkartıp ayak altından çeker; uyum sağlamayanlar için hapishaneler, kullanamadığı akıl hastaları için tımarhaneler, çalışmayacak yaştakiler için tam gün okulları icat eder/yaygınlaştırır (Michel Foucault). Hayatın akışını dönüştürürken, insanlar arası ilişkiler de yeniden düzenlendi: Çekirdek aile kuruldu, her ilişki seviyesi için sıfatlar ve kurallar, normlar, yapılacaklar-yapılmayacaklar listeleri; sınırlar, normaller (ve dolayısıyla anormaller) ortaya çıktı. Modern toplum böyle kuruldu.
Yine Sartre – iki ayrı yerde- “cehennem başkalarıdır (insan insanın cehennemidir)” der; Heidegger’e göre “ben” de diğer insanlar üzerinden tanımlıdır – benim dilim dediğimiz aslında çevremizdekilerin dilidir, benimsediğimiz kültürümüz aslında çevremizden topladığımızdır – kültürümüz de aslında diğerlerinindir, dinimiz de diğerlerinden bize sızmıştır, diğerlerinin fikirleri bizim fikirlerimizdir… biz aslında diğerleriyizdir. Bu sorumluluktan (1); cehennemden (2), lanetten (3), diğerleri üzerinden tanımlı olmaktan (4) kurtulmanın bir yolu modernizmin inşa ettiği (postmodern döneme de sonradan uyumlanan) "insan-insana" ilişki sistemini yıkmak olabilir. Samuel Benchetrit kendi romanını senaryolaştırıp, yönetmen koltuğunda modern toplumunun sıkıştırdığı bireye bir çıkış bileti gösteriyor: Yapı içinde sıkışan, lanetli insanı; köpeğe dönüştürerek kurtarıyor.
Köpek - Chien, kumaşında derin umutsuzluk barındırsa da, bugüne dair bir umut zerresi veya insanın sıkıştığı cendereyi kırmakla ilgili hiçbir tünel ucu ışığı vermese de yürek sıkan filmlerden değil. Kalın kemikli iskeletinde bugüne dair felsefi sorularla cebelleşen, öyle pek fazla gülümsetmeden gıdıklayan, izleyiciyi kendi hayatını sorgulatarak sarsmaya kalkan, dokunaklı bir kara komedi… İtiraz edemeyen, ne sorunlarıyla ne onu sıkıştıran diğer insanlarla yüzleşemeyen, yapının altında iyice sıkışıp uyuşukluk ve tepkisizlik ile çıkış yollarını bir bir kaybeden Jacques, adım adım insanı diğer hayvanlardan ayıran anlama yetisinden feragat ederek, acısını dindirmek için “biyolojik türünden sıyrılma” yoluna giriyor. Belki de Jacques, sistem içinde bir çözümün imkansızlığına kani olup, radikal bir alternatif yaratarak çıkış yolunu insanlıktan kopmakta görüyor.
Benchetrit, yozlaşmış insanlıktan uzaklaşırsan, insan olmanın sırtında biriktirdiği tüm yüklerden kurtulma formülünü romanından damıtıp, sinematik evrene fazla dallandırmadan geçirmeyi başarmış. Jacques rolünde, duruşu ve bakışlarından uysallık akıtabilen Vincent Macaigne ile güç fırsatını kaçırmayan, açgözlü ve fırsatçı modern insanı yansıtan dominant barınak sahibi Max rolünde kusursuz bir iş çıkartan Bauli Lanners, filmin izleyiciye uzanmasında etkili olmuşlar.
Benhetrit, köpek olmanın “itaat et; yoksa yerini başkasına bırakarak yok ol” gibi basit ancak esnemeyen sınırlarına uyarak yaşamanın, insan yapımı bugünün sistemi içinde insan olmanın yükünün karşılığında daha hafif olmasının utancını izleyiciye hissettirmeye çalışmış. İzleyicinin, kendi hayatına dönüp kendi geçici kaçışlarını hatırlayıp, bunlarla yüzleşmesini ve ortadaki kolektif suçu kendi içinde hissetmesini amaçlamış. Köpek’in üzerini örten karanlık tonu zaman zaman delen gerçek üstü mizahi unsurlar filmi dayanılmaz bir varoluşsal sıkıntıya düşmeden rahat rahat izlenebilir kılarken, filmin bu deliklerden yoğunluk ve derinlik kaybetmemesi de başarı. Benchetrit, insanlığın derinliğindeki karanlığı gösterirken tek örnek üzerinden yürüyor. Ancak, izleyicinin Jacques vakasını özel bir durum gibi görüp, kendi üstüne sıçramayacak şekilde kendi içine kıvırıp zapt edip kutulamasının önüne geçme istemiş ve Jacques’ı harekete geçmekten alıkoyan ve sonunda çaresizleştiren zihnindeki tıkanıklara hiç değinmemeyi – böylece durumu öznelleştirmemeyi seçmiş. Benchetrit, izleyiciye Jacques’ın başına gelenin izleyicinin kendi başına gelebileceğini hissettirerek, zaman zaman o sınıra yaklaştığı anları hatırlaması için tetikleyiciler kullanarak etkisinden çıkmanın kolay olmayacağı bir tecrübe sunmuş. 01saat30dakika. 37. İstanbul Film Festivali. Belçika-Fransa yapımı
Puan:
Puanlama, 10 üzerinden yapılmıştır ve tamamen kişisel tercihlere dayanmaktadır. Notun belirlenmesi için kullanılan kriterler tamamen keyfi bir biçimde oluşturulmuş ve bu kriterlerin ağırlıklandırılmasında da benzer bir metodoloji kullanılmıştır. Notlar nümerik değil, kategoriktir.
Siz ne Düşünüyorsunuz? Filmle ilgili tartışma sayfasına ulaşmak için tıklayınız.
Çok seslilik her zaman daha iyi!