Kurak Günler (2022)

 

Yönetmen: Emin Alper

Oyuncular: Selahattin Paşalı, Ekin Koç, Erol Babaoğlu

Ödüller: Altın Portakal - Antalya F.F., Abrupa Film Ödülleri - En İyi Kurgu, Belirli Bir Bakış ve Queer Plam - Cannes F.F. (Aday)

Bence: [Bu yazıda, uzun uzadıya dört başı mahmur bir Kurak Günler tartışması yapmayacağım. Gördüğüm kadarıyla film, Antalya’daki gösterimin beri hücrelerine kadar didiklendi ve didikleniyor. Film üzerine, söylemesem olmaz dediğim bir düşüncem var ve başıma bir şey gelmeyecekse bunu sizinle paylaşmak istediğim için bu notu yazmaya karar verdim. İyi Eğlenceler: ]

Kurak Günler’in anlatı perspektifiyle aram bozuk değil ve filmin başına gelenler üzerinden de bir yandan filmin yanında durmanın doğru olduğunu düşünüyorum. Kurak Günler’in yönetmenlik, oyunculuk, kurgu ve diğer teknik özellikler bakımında da izlenmeye değer olduğuna şüphe yok. Diğer taraftan filmi zengin göstermesi hedefiyle filme eklenen, esneten, yayıklaştıran niteliklere dair filmin niyetlerinin, yöneliminlerinin ve düşüncelerinin; anlam üretmekte ve tartışmaya katkı sunmakta başarısız olduğunu ve filmin bütünüyle uyumsuz olduğunu düşündüğümü de söylemeden edemeyeceğim. Açıklayayım; film var olma nedeni ve doğumu itibarıyla kendisini bir tartışmanın tarafı olarak kuruluyor, ama doğduğu ve geliştiği yerle/perspektifle yetinmeyip – bu başlangıç pozisyonundan tatmin olacağı kadar bir değer üretemeyeceğini düşünüp- yerinden biraz kıpırdanıp tartışmasına baktığı açıyı yarı yolda değiştirmeye karar vermiş. Bu perspektif değiştirme hamlesi, başlangıç noktasında niyetlendiği anlatıya dair sembolizmin karşılık geldiği her alanı ve bunla ilişkideki her karakteri zan altında bırakarak uygulamaya sokuluyor. Tek boyutlu bir yargılama ve tartışma pozisyonunu sanırım kendisine yakıştırmayan film; anlatı perspektifine tartışmadaki çamurun taraflar arasında nasıl dağıldığına dair bir sis, bir tür belirsizlik eklemiş. Oysa filmin bu belirsizlikten medet umması yerine; bir olasılık, oldukça sık dövülen ve bir oranda tüketilen taşra ahlakı eleştirisinin ufkunu genişleterek daha karmaşık ilişkilerin olduğu büyük kentlere taşıyabilir, aynı sorunun kentteki yansımaları tartışarak kendisini genişletebilirdi. Böylesi bir hamle filmin üzerine eğildiği tartışmaya katkı sağlayabilirdi.

Kurak Günler, kapsamını dar tutup böylesi bir anlatı oyunuyla tartışmasının denklemini karmaşıklaştırmayı tercih ederek bence fırsat tepmiş. İlk kurduğu perspektifin öznelliğinden kurtulup nesnelleşmek istemiş de olabilir. Tartışmasına bakınca bu tercihinin hem nedeni hem sonucunda topladıkları belirsizleşiyor ve bu esnada da heybesindeki düşünsel hasılat maalesef hafifliyor. Değişen niyeti ne tartışmasını derinleştirmiş ne de daha çok yönlü hale getirmiş; sadece dağınıklaştırmış. Boyut artırmak amacıyla fazladan atılmış adımlar gibi, bu hamlenin getirdiği belirsizlikler filmi biraz daha enigmatik, biraz daha sinemasal ve daha şiirsel hale getirmiş ama bence bu araçlar biraz amaçlaşmış - bunlar filmin kendi zenginliğinden ziyade filmi zenginleştirir diye filmin duru halinin üstüne eklenmiş takılara benziyor. İlk kurulan duru halinin yetersizliği konusunda filmle hemfikirim ama bunu aşmak için yapılan anlatı oyunu yerine tartışmanın taşra sınırlarını aşarak genişlemesi fikrine arkasını dönmesi talihsizlik.

Tartışmaya katkı sağlamayan şiirsellik ve eklenen bulmaca hali izleyiciye yapay bir dağınıklık bırakmış. Bunu toplaması da seyirciden bekleniyor; hatta belki de toplamaması bekleniyor: Dağınık kaldığı halinde bir sanatsal üretim bulması ya da sadece dağınıklığı görmesi bekleniyor da olabilir. Ancak yoruma açıklığın filme içsel olanı makbul. Filme takı gibi yerleştirilip, doğal olmayan biçimde eklemlenip filme değer katması ve filmi taşıması için dayatılanı değil. Perspektifindeki bu kaymanın tartışmasına getirdiği yenilikler yan ürünler gibi zuhur ettiğinden yeterince ikna edici de değil, üstüne yürüyüp temellendirilmeye müsait de değil. Dolayısıyla filmin ahlak setleri arası gerilimler üzerine katkı vermeye çalıştığı büyük tartışmaya kalıcı bir etki edeceğini ya da bir aydınlanma üretebileceğini veya yeni bir ufuk açabileceğini sanmıyorum. Biraz iç soğutabilir, biraz duygudaşlık üzerinden rahatlama yaratabilir; kimileri bunu da yeterli bulabilir. Bu haliyle ben Kurak Günler’i Emin Alper filmografisinde yükseklere koyamıyorum.

Puan:

Puanlama, 10 üzerinden yapılmıştır ve tamamen kişisel tercihlere dayanmaktadır. Notun belirlenmesi için kullanılan kriterler tamamen keyfi bir biçimde oluşturulmuş ve bu kriterlerin ağırlıklandırılmasında da benzer bir metodoloji kullanılmıştır. Beğeni çok kişiseldir ve bu bölüm yazının en değersiz parçasıdır. Puanlar, kategoriktir.

Fragman