Kuş Dili - Mowa Ptaków – Bird Talk (2019)

dramyeni.jpg
Gercekustuy.jpg
 
bird talk.jpg

Yönetmen: Xawery Zulawski

Oyuncular: Sebastian Fabijanski, Eryk Kulm, Jasmina Polak

Ödüller: Leh Film Festivali - En İyi Film (Gençlik Jürisi Ödülleri), Polonya Sinemacıları Birliği - En İyi Polonya Filmi

Bence: Andrzej Zulawski, 2015 yılında, bugüne Polonya üzerinden bugün bakmayı planladığı son filminin senaryosunu hastalığının ölümcül olduğunu öğrenmesiyle yine yönetmen olan oğlu Xawery Zulawski’ye veriyor. Oğul Zulawski babasının ölümünün ardından senaryo ile ilişki kurmakta başta zorluk çekiyor; babasıyla karşılaştırılma ve veya babasının yerini almaya çabasında olduğu algısından ve gülünç duruma düşmekten çekindiğini sonradan itiraf ediyor. Senaryonun çoğulculuğu kutsayan tavrından ilham alan Xavery Zulawski, genç Polonyalı yönetmenlerin kendi görüntü yönetmenleriyle beraber, her birinin 15’er dakikalık parçalardan sorumlu olacağı bir film hayal ediyor; böylece filmin bir yönüyle de Andrzej Zulawski’nin etkilediği yeni kuşak yönetmenler arası sinematik bir tartışma alanına dönüşebileceğini düşünüyor. Ancak sonunda bir iki tesadüf, bir iki yönetmenin projeden ayrılmak zorunda kalması ve belki en önemlisi oğul Zulawski’nin senaryo ile sonunda iletişime geçebilip filmi sırtlama cesaretini kendinde bulmasıyla Kuş Dili, aile içinde kalıyor – sadece bir iki sahneyi Piotr Kielar yönetiyor. Genç yönetmen-sinematograflar kolajından vazgeçtikten sonra oğul Zulawski babasının hayat boyu beraber çalıştığı görüntü yönetmeni Andrzej Jaroszewicz’le çalışıyor ve filmin müziklerini de yine babasının sıklıkla beraber çalıştığı ve yakın arkadaşı olan Andrzej Korzyński’ye yaptırıyor. Planlama sürecinin uzamasıyla film, Andrzej Zulawski’nin ölümünden dört yıl sonra izleyici karşısında.

bird talk.jpg

Kuş Dili, Adrzej Zulawski’nin son sinematik ekosu olarak da değerli ama filmin değeri sadece bu onursal payesinden kaynaklanmıyor: Zulawskilerin filmi; çoğulculuk ve düşünce özgürlüğü taraftarı, burnunun dikine anarşist ve bitmek bilmez referansları ve sembolizmiyle ile pek çok disiplinden pek çok yapıta kollarını uzatmış, geniş, kızgın ve enerjik bir film… Kuş Dili, rutinler ve gündelik olanlar işlenerek kurulan parçalanmış anlatısını önemsizleştirmeyi tercih etmiş ve gündelik mekanlarda sürrealizmle flört eden biçimsel tercihlerle kurulan mizansenlerle kaleydoskopik bir tecrübe yaşatıyor.  Bu altı üstü belli olmayan akışın ayaklarını, felsefi derinlikli diyaloglar ve tiradlarıyla ilgilendiği alanlara dayıyor. Kırıklı, dağınık, elde tutup ağırlığını anlamak için fazla enerjik olan film bu uçucu haline rağmen peşinde koştuğu köşeli günümüz açmazları ile kan ter içinde mücadele edebilmeyi başarmış.

bird talk 10.jpg

Enerjisi, rayları üzerinde ok gibi giden bir hızlı trenin momentumundan ziyade virajlı ve bol tünelli bir dağ yolunda olabildiğince hızlı gitmek için bolca fren ve gaz kullanan bir iyi bakılmış üstü açık, motoru bugünden antika otomobilin yolcuları üzerindeki etkisi ile ilişkilendirilebilir. Filmi beğenecek/beğenmeyecek tüm yolcular için bu ivmeli temposu yorucu, zaman zaman zorlayıcı bir tecrübe… Coşkun bir hiciv. Tolstoy’dan alıntıyla film; yaptığımız en büyük hata güzellikle iyiliği birbirine karıştırmaktır derken Platon karşıtı bir konum alıyor. Pan’ın memleketi Arkadia’ya referanslar vererek, güç istenci ile ilgilenerek, bir yandan insandaki üst-insan potansiyelini gören diğer yandan hümanizmi aşan Nietzscheci bakışının altını çiziyor: “İnsan alt tarafı bok dolu bir şeydir.”  “Hakikat gerçeklik değildir.”

bird talk 2.jpg

Film; perspektifleri, disiplinleri ve yapıya etki eden kuvvetleri karakterine atayarak-karakterleştirerek, bunların etkileşimleri üzerinden tartışmalar açıyor. Komünist geçmişi ile aşırı sağa devrilmiş bugünüyle güncel Polonya’ya bakan, ancak Polonya’ya bakarken kimseyi dışlamayan, kimseye yabancı gelmeyecek bir küresel tartışma alanı kurmayı başarıyor.

bird talk 9.jpg

Film daha en başında Polonya’da yükselen faşizmin – ve itiraz etmesi beklenebilecek toplum kesimlerinin aktif muhalefetini engelleyen konformizmin- etkisiyle kurulan yeni düzenin ve yeni nesil dinamiklerin (film bunları lise öğrencileri olarak sembolleştirilmiş) saldırdığı üç kavramı (tarih, sanat-edebiyat ve ahlak) öğretmen- öğrenci ilişkisi metaforları üzerinden sorgulayarak açılıyor. Bu faşizme karşı bıçak çeken sanat-edebiyat ve ahlak, merkezde tutunamayınca çevreye, muhalif bir alana çekiliyor. Ancak tarih, gelecek kurgusu ile bağlantısı üzerinden yeniden yazıma açık omurgasız doğası nedeniyle dirayet gösteremiyor ve faşizmin işkenceleriyle adım adım dönüşüyor. İşkence gördükçe, yeni statüko ve bunun uygun gördüğü gelecek (öğrenciler) bunu dayattıkça tarih faşistleşiyor.

Kurmaca gerçekten daha bilgedir.
bird talk 4.jpg

Tek kutuplu -herkesin aynı noktaya bakmaktan körleştiği- yabancı düşmanlığı ve milliyetçilik, meydanları ve merkezi doldururken; uzaklaşan/uzaklaştırılan edebiyat (ile ahlak); cüzzamlı müzik, tek gözünü kaybetmiş resim, geçmişinin gücüyle övünen sinema gibi sanatları temsil eden karakterlerle beraber çevreye yerleşiyor. Bunların yanında Kuş Dili; emek gibi, rasyonalizm/pozitivizm gibi kimi kilit kavramları ve hayalleri kırılmış günümüz insanı temsillerini de karakter olarak filmine yerleştirip bir anlatı kuruyor. Filmin umut ettiği başkaldırı, yine bu disiplinler ve kavramlardan bazılarının bir araya gelip aynı yöne bakmasıyla gerçekleşecek – film, “aynı yöne bakma”yı kötü görüyor, bu nedenle “birlikteliğiyle” demek daha doğru olacak. Bu başkaldırıya da sonucundan bağımsız bir önem atfediyor: “Yenilginin trajedisi ve kendisine ait ihtişamı”

bird talk 8.jpg

Kuş Dili, sanat dallarının aralarındaki -ve zaman zaman rasyonelizm/pozitivist bilim ile- dayanışma ve gerilimleri, iletişimleri, dünleri bugünleri arasındaki etkinlik farklarını ve yaratıcı üretim süreçlerini tartışacak zaman da yaratıyor. Müziği temsil eden Josef’in parmaklarında ortaya çıkan ve adım adım ilerleyen cüzzam ile günümüzde müzik dünyasına bir eleştiri döşerken, sinemadan bahsederken edebiyat ve resim ile kurduğu dayanışma ve akımların bu üçü arasında kurduğu farklı ağırlıklar üzerinden gerilimleri tartışıyor. Resmi sembolize eden Lucjan’ın bir gözünün olmaması, insan gözüyle değil tek kaçışlı, iki kaçışlı ya da ufki perspektif gibi mekanik perspektifler üzerinden kurulan başta Rönesans dönemi- modernizm öncesi resim sanatıyla ilişkili. Resme iki gözü post-empresyonistlerden Paul Cezanne sokmuştu. Tek göz modernizm öncesine bir referans veriyor.

bird talk 7.jpg

Sanat-toplum, tarih-toplum bağlantıları, geçmişin hayaletleri ve bugünün rüzgarları, sanatsal üretimin günümüzdeki dönüşümünün yanında Kuş Dili bir sınıfsal boyut da eklemiş. Emeği de bir karakter olarak içine yerleştirmiş ve günümüz genç kadınlarının rüyalarını süsleyen kapitalist vaadleri birleştirdiği bir kadının evine temizliğe göndermiş.

bird talk 3.jpg

“Bir şeylerin basit olması için mucize gerekir”: Kuş Dili, odağı titrek, sonsuz kaynağı olsa ilelebet akacakmış gibi davranan, kalıplara sokması mümkün olmayan gürültülü, ivmeli, Zulawski’nin son üretimi olmayı hak eden bir tartışma, bir itiraz, bir beyan… 

“Komik ve korkunç-berbat aynı kaplan sikmek gibi”

bird talk 6.jpg
Tempometre_8.png
AnlatiminNiteligiKavramsal3.png
FelsefiDerinlik_07.png
SinematikZenginlik_06.png

Puan:

8.JPG

Puanlama, 10 üzerinden yapılmıştır ve tamamen kişisel tercihlere dayanmaktadır. Notun belirlenmesi için kullanılan kriterler tamamen keyfi bir biçimde oluşturulmuş ve bu kriterlerin ağırlıklandırılmasında da benzer bir metodoloji kullanılmıştır. Puanlar, kategoriktir.

Fragman