Lillian (2019)

dramyeni.jpg
 
Lillian.jpg

Yönetmen: Andreas Horvath

Oyuncular:  Patrycja Planik

Ödüller: Tromso F.F. - FIPRESCI Ödülü, Art F.F. - En İyi Kadın Oyuncu, Zurich F.F. - Almanya Avusturya ve İsviçr’den En İyi Film, Cannes F.F. - Altın Kamera (aday)

Bence: Belgeselleriyle tanınan yönetmen Andreas Horvath, kurmaca alanına ilk adımında bildiği alıştığı film çekme pratiklerinden çok uzaklaşmamış. Lillian, gerçek bir hikayeden; 1927 yılında Rus göçmen Lillian Alling’in Amerika’da tutunamayacağını anlayınca New York’tan yola çıkıp Alaska ve Bering Boğazı üzerinden anavatanı Rusya’ya yürüyerek ulaşma denemesinden yola çıkıyor. Hovarth, Alling’in hikayesini günümüze taşımış; Lillian’ı, New York’ta vizesinin süresi dolmuş ve kaçak konumuna düşmüş, uçak bileti alacak parası ve porno sektöründe dahi para kazanma umudu kalmayacak şekilde yeniden inşa ediyor. 21.yy Lillian’ın da geri dönüş bileti bulamayışınaa bulduğu çözüm 1930’ların Lillian’ı ile aynı; New York’tan Rusya’ya yürümek… Polonyalı bir görsel sanatçı Patrycja Planik’in ilk oyunculuk deneyiminde can verdiği Lillian yürüdükçe Avusturyalı Hovarth, Amerikan toplumu hakkında izleyiciyle tartışacak…

lillian.jpg

Horvath’ın anlatısına yaptığı yatırım günümüz Amerikan toplumu üzerine tartışacaklarını asacağı bir iskeletten fazlası değil. Anlatı, Hovarth’ın eleştirisinin çizdiği sınırlara bağımlı olarak kendisini kurmuş. Hikaye böylelikle, olabildiğince yalın ve bağımlı olunca içine gömülebilecek malzeme miktarı da sınırlanıyor; Hovarth’ın Amerika hakkında söylemek/göstermek/hissettirmek istediklerinin tümü anlatıya sığmamış. Kimi ögeler zaman zaman öylece, cascavlak filme yerleşmek durumunda kalmış– mesela film, kimi ögeyi doğrudan billboard’lara, bahçe tabelalarına, kilise duyuru levhalarına yazmak durumunda kalmış. Hovarth, sıkıştığı yerde malzemeden kısacağına taşmasına izin vermeye, taşımaya yardımcı olmak için de belgesel formatıyla ilişkide kalmaya karar vermiş. Tartışmanın imgesel ögelerini de zaman zaman açıktan izleyicinin gözüne, burnuna, kulağına dayamış – dur işaretleri, Amerikan bayrakları, dalında oturan kel kartal, Buradan bakınca Rusya fırsatlar ülkesi diyen Rus asıllı porno yapımcısı gibi. Ancak, otobanlarda Lillian’ı her gördüklerinde neredeyse çığlık atan kamyonlar, kurtuluş gününde gazileri öven orta batı geçiş merasini sunucu-showmen’inin Dünya Savaşı gazileri geçerken önceki şevkini kaybetmeden “nerede, ne sebepten çıktığını umursamadığımız Dünya savaşı” diye sunması gibi göründüğünden fazlasına uzanan ögelerin hakkını yemek istemem.

Lillian4.jpg

Hovarth, Lillian’a New York’tan Alaska’ya doğrusal bir rota da çizmemiş; Amerikan kırsalını üzerinden kurmak isteği yapıyı tam manasıyla oluşturabilmek, kimi galiz sembollere dokunmak, yapı malzemesinin çeşitliliğini artırmak istemiş ve rotayı biraz güneye sarkıtmış. İngilizce bilmeyen Lillian’ın sessizliği filme, Amerikan toplumunun işleyişini, kendine içkin mücadelelerini, Amerikan bireyciliğinin ve toplumsal yapısının yarattığı izolasyonu göstermek ve tartışmak için bolca alan açmış. Filmin kendine has bir biçimde, zamanın akmasına ihtiyacı yok çünkü temelde anlatmak istediği şu bir paradigmayı kendi perspektifinden analiz etmek ve anlatmak – akan bir zamana, önceye sonraya ihtiyacı yok; bunu durduğu yerden de yapabilir. Filmin anlatısının da bu tartışmaya dayalı olmasıyla beraber film-zaman, bazı sekanslarda durma noktasına geliyor. Öyle ki; “yavaş sinema”ya alışık izleyici bile bu donukluktan zaman zaman yorulmamak için Hovart’ın belgeselci tavrıyla ilişki kurmak zorunda kalabilir.

Lillian14.jpg

Lillian film boyu tek kelime etmiyor; böyle olunca Lillian ile de fazlaca insan konuşmuyor. Ancak ses miksajı yine de değerli; doğanın seslerinin anlatıya ve filmin tartışmalarına katkısı bir tarafa film, Lillian’ın geçtiği kasabalardaki lokal radyo istasyonlarındaki günlük gevezelikleri, rodeo gibi araç çarpıştırma oyunları gibi tuhaf taşra eğlencelerinin yayınlarını; programcılarını, sunucularını izleyiciye dinletiyor. Burada iletim hep tek yönlü, alıcısı ile vericisi arasında net ayrım olan ses imgeler. Ortamda bir iletişime dair bir şeyler hep eksik. Bu duyuru gibi yayınlarda, filmin temel iddialarından olan yalnızlaşma, içine kapanma ve sistemin iç seslerine maruz kalma var.

Lillian5.jpg

Kasaba kasaba biriken sesler ve imgeler, filmin gözünde günümüz Amerikan toplumunu bir arada tutan  dikişleri ifade ediyor: sistemin beslediği bir bencil yalnızlaşma; iyilikle ancak şekli bir ilişki kurabilen bir din anlayışı; açıktan hamasete dayanan, üstü yaldızlı, içeriği olmayan bir vatanseverlik bağrışması; en yakınındakinin derdine bile körleşmiş ancak bir birlik hayaline kapılmış, ahlakçıların ahlakı yanlış yerde aradığı gibi özgürlüğü yanlış yerde arayan bir ahali; gürültü, şekerlemeler ve silahlarla beraber metalaşmış bir bayrak fetişizmi ve bitmeyen özsüz bir kutlama havası; yalnızlık ve sosyal mesafe (fiziksel değil) içinde insanların birbirlerine değdiği kısa anları yapıya zarar vermeden atlatmalarını sağlayacak küçük sohbetler ve yüzeysel nezaket…

Lillian3.jpg

Yürüyen Lillian; dil bilmezliği, kimseden bir şey talep etmeyen kendi kendine yeten sistem dışı haliyle; yalnızlıklarına sıkışmış insanların, tıkanmışlıkları besleyen rutinlerin ve köksüz adetlerin arasından başka dünyadan bir hayalet gibi geçiyor… Dil bariyeri ile de belki korunuyor. Lillian’ın filmin başında kafasına taktığı tüy ile film, anlatı perspektifini açık ediyor. Lillian, ilerleyen bölümde bir rezervasyonu da ziyaret ederek bu bakışını perçinleyecek.

Lillian’ın kafasındaki tüy…

Lillian’ın kafasındaki tüy…

Film, sistemin perspektifinden iyi-kötü ve bunların toplum içindeki algısıyla da ilgileniyor; Amerikan topluma özgü bulduğu kötünün içinden kolayca çıkabilen iyi ve iyinin içinden kolayca doğan kötüyü tartışıyor. Bunun; toplumu yoran, duygusuzlaştıran; asimetrik, dengesizlik ve yalnızlaşma içinde sürdürülebilirliğe destek veren bir denge kurulmasına hizmet ettiğine işaret ediyor. Kasaba şerifi ve kamyonetli yaşlı adam bu iyi ile kötünün birbirleri içinden doğması ve kurdukları tuhaf dengeye örnek verilebilir. Yol boyu, zaman zaman yükselen Easy Rider’ı anımsatan bir tekinsizlik hissi ve izleyiciye Easy Rider’ın final sahnesiyle her an yüz yüze kalabileceğini düşündüren bir atmosfer var.

Lillian2.jpg

İyi ile kötünün ötesinde yine büyük düşman kayıtsızlık… Lillian, bu kayıtsızlığın diğer toplumlardan nasıl farklı üretildiğine dair de bir film. Sistemin kendi varlığını sürdürebilmesi açısından en büyük başarısı, başta ayrışmayı kurabilmesi ve yalnızlaştırması toplumun parçaları arası kayıtsızlığı sistematikleştirebilmiş olması olabilir, film yaptığı analizden bu bağlamda bir senteze uzanmamış.

Lillian11.jpg

Son bölümdeki gerçek görüntüler, hikayesinin gerçekliği ile filmi birbirine bağlıyor. Gerçek görüntülerden oluşan av sekansı, mekanikliği ve avcı toplumun perspektifi karşısında dışarıdan bakan biz izleyicinin perspektifi arasındaki yarığı hissetirmesi açısından önemli. Film buradan, Amerikan toplumu karşısında dışarıdan onu izleyen - zaman zaman maruz kalan zaman zaman izleyici olan diğerleri arasındaki yarık ile de ilişki kurulmasını umuyor olabilir.. En azından Horvath’ın durduğu yer ile filmin penceresinden bakıp budur dediği Amerikan toplumu arasındaki zihinsel mesafe çok fazla.

Tempometre_2.png
AnlatımınNiteliği_İmgesel_4.png
FelsefiDerinlik_03.png
SinematikZenginlik_06.png

Puan:

7.5-2.JPG

Puanlama, 10 üzerinden yapılmıştır ve tamamen kişisel tercihlere dayanmaktadır. Notun belirlenmesi için kullanılan kriterler tamamen keyfi bir biçimde oluşturulmuş ve bu kriterlerin ağırlıklandırılmasında da benzer bir metodoloji kullanılmıştır. Puanlar, kategoriktir.

Fragman