Madeline Madeline’i Oynuyor - Madeline’s Madeline (2018)
Yönetmen: Josephine Decker
Yıldızlar: Helena Howard, Molly Parker, Miranda July
Ödüller: Sarasota F.F. - ÖZel Jüri Ödükü (Oyunculuk) Helena Howard
Bence: Madeline Madeline’i Oynuyor; bir insanın kırılganlıklarını, akış içinde tetiklenen duygularını hem birinci elden içeriden, hem hemen dışarıdan yakın bir üçüncü gözden sunan neo-ekspresyonist (dışavurumcu) bir film. Yönetmen Josephine Decker, büyürken ruhsal anlamda tökezlemiş ve New York’ta bir modern sahne performansı grubu içinde tutunacak dal bulmaya çalışan Madeline’in (Helena Howard) perspektifinden izleyiciye sesleniyor. Madeline’nin perspektifinden sesleniyor demek biraz hafif kalabilir; Decker, nesnelliği bir kenara koyup izleyicinin olan biteni “Madeline olarak” tecrübe etmesini hedeflemiş. Madeline’in zihnini, hissettiklerini ve yaşananların Madeline üzerindeki etkisini izleyiciye uzatmaya çalışmış. Helena Howard'ın güçlü performansıyla can bulan Madeline’in, annesi Regina (Miranda July) ve anne ideali -grubun yönetmeni- Evangeline (Molly Parker) arasında sıkışması filmi yürütüyor. Decker, dramatik kurguyu; iki anne figürünün niyetleri tartışmaya açık eylemleri ve hamlelerinin Madeline'deki algısı üzerine çizmiş.
İzlenimcilik, pozitivizm ve natüralizme tepki olarak doğan dışavurumculuk, sanatçının öznel duygularına dayanıyor. Doğal yerine, gerçekliğin nesnel temsili yerine duygular ve iç dünya ön planda. Alman Sinemasında, kaybedilen Büyük Savaş’ın depresif atmosferinde 1920’li yıllarda etkili oldu. En tipik örneği Robert Weine’nin 1919 yapımı filmi - kendi adında bir alt-akıma da ilham veren- Dr. Caligari’nin Muayenehanesi’dir. Ancak günümüzde hala pek çok eser ekspresyonist tavır taşıyor, Post-modern dönemde gözden düşen resim sanatında bolca dışavurumcu resim üretilmeye devam etmekte…
Sinema deneyimi saflaştıkça edebi, sözel ve kavramların kelimelere karşılık geldiği alandan uzaklaşıyor ve daha görsel ve kelime-dışı işitsel kanallar oluşuyor. Madeline Madeline’i Oynuyor; güncel performans sanatları etrafına örülmesiyle saflaşmanın ihtiyaç duyduğu görsel ve kelime-dışı kanalları kolayca oluşturup ekspresyonist-öznel bir yapı kazanıyor. Kelimelere dökülebilir hap hap cevaplar, sloganlar sunmak yerine analitiklikten uzak, sezgisel bir sinematik deneyim sunuyor.
Decker’ın yaklaşımı, filminin gerçeğe dokunduğu, gerçekten koptuğu ve gerçek üstüyle buluştuğu alanların ayrımını izleyiciye bırakmasına ve izleyiciye filminde görevler vermesine olanak sağlamış. Çözülüp tekrar ayaklara dolanan sorunları parçalayınca ve nesnelleştirmeye kalkınca; kim sebep, kim sonuç, kim katalizör, kim yaraya tuz tartışmaya açık hale geliyor – böylelikle Decker filminin izleyici zihninde ömrünü uzatmış. Üzerine düşünülecek, içinde kaybolunacak, zaman zaman tavşan kovalanacak pek çok alan açmış. Odaksız kamera kullanımı; “nerede?” ya da “ne zaman?” sorusunun geç cevaplandığı sahneleri, ses kurgusundaki tercihler gibi teknik kararlar Decker’ın anlatım dilini destekliyor ve filmin zaman zaman girip çıktığı “kendinden geçme haline” uygun ortamı hazırlıyor.
Sırtını eğitimsiz beyaz Amerikalılara dayayan Donald Trump’ın ABD başkanı seçilmesinin Amerikan film endüstrisi üzerinde büyük etkileri oldu. Öncelikle çoğunlukla liberallerin hakim olduğu endüstride ödül tercihleri, kadın temsili, azınlık temsili gibi konularda beyaz-erkek egemenliğini azaltacak yönde adımlar gördük. Bu esnada çoğunlukla görmezden gelinen; aşağı sınıf-beyaz Amerikalıların dünyasını merkez alan filmlerde de artış gördük (örnek: Lean on Pete (2017) )… Liberal mahalleye bakarken de, “acaba bir şeyleri yanlış mı yapıyoruz” endişesi su yüzüne çıktı ve bunun yansıması olarak liberal dünyayla ilgili önceden dokunulmaz olan bölgeden giren filmlere daha sık rastlanmaya başladık. Dokunulmaz liberal stereotipler kırılmaya başladı. Madeline Madeline’i Oynuyor, sanatla haşır neşir klişe karakterleri ulvi zırhlarından sıyırarak liberal dünyaya sıkı eleştiriler yapmış… 01saat33dakika. 37. İstanbul Film Festivali. ABD yapımı.
Puan:
Puanlama, 10 üzerinden yapılmıştır ve tamamen kişisel tercihlere dayanmaktadır. Notun belirlenmesi için kullanılan kriterler tamamen keyfi bir biçimde oluşturulmuş ve bu kriterlerin ağırlıklandırılmasında da benzer bir metodoloji kullanılmıştır. Notlar nümerik değil, kategoriktir.
Siz ne Düşünüyorsunuz? Filmle ilgili tartışma sayfasına ulaşmak için tıklayınız.
Çok seslilik her zaman daha iyi!