Müze – Museo – Museum (2018)
Yönetmen: Alonso Ruizpalacios
Yıldızlar: Gael García Bernal, Simon Russell Beale, Lynn Gilmartin
Ödüller: Berlin F.F. - Gümüş Ayı/En İyi Senaryo, Atina F.F. - Altın Athena/En İyi Yönetmen
Bence: Müze, öznel yönüyle bir bilinmezci anti-kahramanın Freudyen sıkışmışlıklarından Herakleitoscu bir yırtma çabası; nesnel yönüyle değer-eder, müzeler ve sanatla ilgili en derin sorunlarla ilgilenen klasik film gramerine bağlı kalmayıp kamera kullanımını baskın bir öge olarak kullanan tonuyla izleyicinin sırtındaki yükü hafifleten sıra dışı bir film.
Filmin protagonisti Juan, tanımış bir kardiyolog babanın, okulunu bir türlü bitiremeyip veteriner de olamamış oğlu ve evden çıkma yaşını aşmasına rağmen yönleriyle gelenekselci geniş ailesiyle yaşıyor. Birbirlerine sıkı sıkıya bağlı geniş ailenin fertleri aslında eğlenceli ve nüktedan, ancak Juan’ın aile içi hiyerarşide çocuklarla yetişkinler arasında bir yerde sıkışması onu zorluyor. Juan’a yaklaşınca görülüyor ki, uzayan bu zamanın gerisinde kalma durumu zamanla Juan’da çok modernist yara açmış. Juan, radikal çözümlere muhtaç olduğu hissiyle gözünü çalıştığı etnografya müzesine çeviriyor.
Film, kamerayı seyirciye unutturup, büyüyü büyütüp izleyiciyi baş karakteriyle özdeşleştirmek yerine, kamerayla başka oyunların peşinde ve durmadan deniyor. Özdeşleşmeyle de işi yok; hem kamerayla, hem ışıkla, hem zaman zaman oyuncular üzerinden defaatle yabancılaşma yaratıyor ve Holywood’un alıştırdığı beklentilerin tümüne aykırı davranmaktan çekinmiyor. Denedikleri, filmin izleyici ile arasını zaman zaman açabilecek, ancak zaman zaman da takdir kazanacak ve izleyici ilgisini yakalayacak riskli bir yol. Müze; özgünlüğü, tazeliği, dürüstlüğü ve kavramsal zenginliği ile aldığı riskin ve bedelini ödediği yabancılaşmaların karşılığını almış.
Müzeler otoritedir; duvarlarına kabul ettikleriyle kabul etmedikleriyle.... Ve tabii ki politik kurumlardır. Yapısal olarak, kurulumları gereği politik olmadan karar almazlar. Ulus inşa süreçlerinde ve bu birliği devamlılığında da dil ve eğitim ile beraber vazgeçilmez unsurlarıdır. Müzeler, uluslara tarih verirler. Tarihte ilk müzeler kurulduğundan beri karşıtı sanat akımları da tetiklenir. Filmin müzelerin politik kurumlar olduğu ve işlevlerinin nasıl yeniden dizayn edilmesi gerektiği tartışmasına dokunmaması mümkün değil, ancak bir yandan da bir ulusun kendi eserleri haricinde diğer uluslardan topladıklarının işleviyle ve bu toplananların geride bıraktığı deliklerle de ilgileniyor.
Satılamayan şeyler değersiz midir? Değer ve fiyatın nasıl ayrılacağı üzerine düşünüp, tartışıyor. Film pek çok konuda ikincil bilgi kaynaklarına güvenmiyor bu sebeple kitaplara bile meseafeli:
Film, İspanyol Conquistador Hernan Cortez ile Aztek Kralı Montezuma’ya üzerinden tarihte herhangi biri ile ilgili yazılan herhangi bir cümleye itibar etmenin en hafif deyimiyle naiflik olacağını düşünüyor.
Filmden bir soru:
Amerikalılar Okyanusta bir batık buluyorlar – fonlar ayrılıyor uzun bir uğraş ile gemi ve kargosu gün yüzüne çıkıyor. Geminin, 17.Yy’da kötü hava nedeniyle batan bir İspanyol gemisi olduğu ve içinde yarım milyar dolarlık İnka altını olduğu ortaya çıkıyor. İspanya Hükümeti konuyu uluslar arası yargıya taşıyarak altınları istiyor. Üstüne Peru, İspanyolların altınları Inka’lardan çaldığından hareketle hak talep ediyor. Altın sizce kimin olmalı?
Puan:
Puanlama, 10 üzerinden yapılmıştır ve tamamen kişisel tercihlere dayanmaktadır. Notun belirlenmesi için kullanılan kriterler tamamen keyfi bir biçimde oluşturulmuş ve bu kriterlerin ağırlıklandırılmasında da benzer bir metodoloji kullanılmıştır. Notlar nümerik değil, kategoriktir.
Siz ne Düşünüyorsunuz? Filmle ilgili tartışma sayfasına ulaşmak için tıklayınız.
Çok seslilik her zaman daha iyi!