Tenet (2020)

BilimKurguY.jpg
MaceraY.jpg
 
Tenet.jpg

Yönetmen:   Christopher Nolan

Oyuncular:   John David Washington, Robert Pattinson, Elizabeth Debicki

Bence: Nolan Tenet’te yaptığıyla, bir fikri nesnelleştirecek bir düzenek icat edip “vay be” dedirtmek ve o ilginçlikten para kazanmak için kasaba kasaba düzeneğini gezdiren 19.yy mucitlerine benziyor. Vakum makinesi ile kuş boğan; elektrik üreteciyle fillere elektroşok veren animatörler/entertainer’lar gibi fikrini imgeselleştirecek bir tertibat kurmuş ve temel amacı şaşırtmak ve eğlendirmek olan bir film düşünmüş. Yıldızlararası -Interstellar’da karadeliğin ve zaman-mekan birlikteliğinin gösterenlerini icat ettiği etiği gibi, Tenet’te de zamanın tek yön değil, geliş-gidiş olabildiği evren fikrinin gösterenini içerecek bir filmevren oluşturmuş. İki film de az çok eğlenceli ve şeklen -aksiyon janrı içinde- oldukça yenilikçi filmler; ancak senaryodan felsefi derinliğine içeriğe dair hemen her alanda Tenet, Yıldızlararası’nın gerisinde kalmış. Üstelik Tenet’in anlatı perspektifi de olabildiğince muhafazakar…

Tenet10.jpg

 Nolan’ın seyircisiyle kurduğu ilişkide takındığı tepeden bakan tavır da kimi izleyiciyi rahatsız edebilir. Sinemasal araçlarla dolaylı iletişim yerine, İzleyiciye karakterleri üzerinden sayısız emir vermiş ve filmiyle ilişki kurma biçimini şekillendirmek amacıyla yönergeler iletmiş. Nolan karakterlerinin ağzından; lineer düşünüyorsan bu iş olmaz diyor, anlamayı bırak hissetmeye bak diyor, bu dünyayı biz mahvettik diyor, Armageddon olacak bak bunun bu hikayesi diyor; kim Tanrı’nın yolunda kim Tanrı olma yolunda hepsini karakterlerine söyletiyor. Tenet’te o kadar çok talimat var ki izleyiciye kendisini kendi öznelliğiyle sinema salonunda var etmesine alan pek bırakmıyor. Ve bu sıkıştırmayı, filmini köşelileştirmeyi sinemasal değil edebi araçlarla, repliklerle/cümlelerle yapıyor.

Tenet.jpg

Tenet, kavramları sinemasal oyuncaklara çevirirken ihtiyaç duyduğu hikayeyi kurarken bilim kurgu türünün yanında filmini ana akımda konumlama hedefine paralel olarak aksiyon sinemasından uylaşımları da kullanan bir iskeletten faydalanmış. Açıkçası bu esnada aksiyon türünün alet çantasına yeni aletler atmayı da başarmış. Nolan zamanla oynarken; film, geçmiş ve gelecekten aynı anda Armageddon’un vuku bulacağı bir “şimdi”ye yürürken ortaya çıkacak soru işaretlerinin sayısını değil ama büyüklüğünü sınırlamış. Filmin zamanla olan ilişkisinin kaçınılmaz hale getirdiği bu düğümleri izleyici zihninde bir çekmecede bekleyebilecek zarflar içine koyup korumayı başarmış. Yeri geldiğinde bu zarfları sırayla izleyiciye açtıracak, düğümleri izleyiciye çözdürecek(?) ve cevapları bulduğunu sanan izleyicisine küçük zaferler yaşatacak. Böylelikle Tenet, ilişki kurabildiği izleyicisine bir nevi “sen ne kadar da zekisin” diyerek iltifat ediyor - doğruyu söylemiyor gerçekten iltifat ediyor. Kendini zeki bulan, film tarafından gururu okşanmış, muzaffer ve kıvanç yüklü Tenet izleyicileri daha sonra yeri geldiğinde filmle ilişki kurmayan gizliden boynu, açıktan filme karşı dudağı bükük izleyicinin üzerine sürülebilecekler. 

Tenet5.jpg

Tenet’in şeklen yenilikçi tavrının tersine, çok muhafazakar bir içerikle karşı karşıyayız: İzleyici bu tip Amerikan aksiyonlarında alışık olduğumuz üzere “inanan”ların, Deleuzeyen manada (katı ve yüzü geçmişe dönük) ahlakın tarafında... Her karakter, iyilerle kötüleri ayıran kalın çizginin net bir biçimde bir tarafına düşüyor; Tenet’te gri karakterden bahsetmek güç. Merkezinde Amerikalıların olduğu iyilere karşı; merkezinde Rusların ve üçüncü dünyalıların olduğu kötülerin kavgası.. Ve tabii Armagedon…. İncil’den parçalar da “iyi”lerin ağzında... Kimsenin kendi seçmediği doğumdan gelen özellikler üzerinden biz ve öteki ayrımı var (bu defa nesiller üzerinden); bununla bağlantılı olarak kendinden olana (kendi nesline) hainlik eden iç düşman fikri de filmde var. Mevcut düzen iyi, mevcudu radikal bir biçimde değiştirmeye kalkanlar tabii ki kötü. Nolan’ın hikayesinde muhafazakarlık katman katman: Kötülerin merkez karakteri Sator (Satan?) tanrısız, İbrahim peygamber ya da Edip gibi test edilen isimsiz “kahraman” inançlı... İdeal için kendini feda edenler iyi, oysa kötüler “benden sonra tufan”cı.. Tanrı olmaya çalışanlarla tanrı yolundaki inançlıların mücadelesi Tenet… Film; ideal aileye ve çocuğa dair geleneksel bakışa, ahlaki kodlara, muhafazakar değerlere de açık ya da örtük sahip çıkıyor.

Tenet7.jpg

Zamanın iki yönde akabildiği bir evrenin bir içsel tutarlılığının olabilmesi – büyük baba paradoksu gibi paradoksları aşarak var olabilme koşullarını sağlayabilmesi- ancak kaderci ya da belirlenimci bir içsel karakteristik ile mümkün görünüyor. Herhangi bir eylem, zamanın iki yöndeki akışı üzerinde de etkili olacağından, maddenin bir kısmı için zamanın ters yönde akabildiği teorik bir evrenin kararlı olabilmesi ancak zaman içindeki her tekil olayın tamamının birlikte belirlenmesi ile mümkün. Bu, zamanın tamamının aynı anda üretilmesi/belirlenmesini; bir yazarı olsun olmasın Bir Büyük Evrensel Senaryo’nun varlığını zorunlu kılıyor. Tenet’in içinde zuhur edeceği evrenin – ya da Tenet’in içinde zuhur edecek evrenin- kaderci ya da belirlenimci kurulumu filmevrenin ve filmin anlatı perspektifinin de muhafazakar olmasını gerekli kılıyor: Her şeyiyle muhafazakar bir evrende bunun tersi bir ruhla bir olay örgüsü oluşturmaya çalışmak nafile bir çaba olurdu. Şimdi, Tenet’in yaptığını yapmaya çalışalım, vardığımız yerden geri dönelim ve düşünce patikasında tersine yürüyelim: Bu kadar muhafazakar bir evren tezahürü ancak Nolan kadar muhafazakar bir sinemacı tarafından kurulabilirdi.

Tenet’i, son dönem ana akım Hollywood eğlencelikleri arasında sıralarsak kendisine yukarılarda bir yer bulabilir. Filmin duyumsal (duyulardan beslenen) gücünden köpüren bir kreması olduğundan ve bunun üzerinden yarattığı bir tatminden bahsedilebilir. Ancak Tenet’in ayağını hikayesi uğruna adrenalin pompasından çekmek zorunda kaldığı dönemlerde -anlatı perspektifinden bağımsız olarak- düştüğü, icatları ve fikri malzemesi ile de bir derinliğe ulaşamadığı bir gerçek. Çıkış noktası kavramsal olmasına rağmen filmin vardığı noktada elde avuçta kalan hemen her şeyin duyumsal olmasına, harcanmış zaman-para-emek-fırsat olarak da bakılabilir. Ancak, duyumsal hedeflerle yola çıkıp sonunda hiçbir iz bırakmayarak kendi evreninde karanlığa mahkum olan onca film varken Tenet’in biriktirdiklerini sayıp ona kıyamayacak izleyiciler de olacaktır. Her izleyicinin Tenet’e biçeceği değer sinema ile öznel ilişki biçiminin ve hayata baktığı pencerenin bir fonksiyonu olacak. Doğası ve tercihleri nedeniyle Tenet, kategorik olarak çok iyi ya da çok kötü kategorilerine sığmaz bir film.

Tenet3.jpg

Filmde zamanın ters yönünde hareket eden maddelere, orijinal senaryoda “inverted” diyorlar. İngilizce bilmeyen ve alt yazı okuyan izleyicinin gördüğü ise “evriltilmiş”. Bir kez daha okuyalım “ev-ril-til-miş”. İngilizce bilmeyen kaç izleyici bu kelimeden bir anlam çıkartacak, kaç kişinin zihninde evriltilmiş yazısı bir kavrama çarpacak, cevabın çok düşük olduğu kanaatindeyim. Çeviri yanlış mı? Teknik olarak değil. Ancak dandik bir “ters/ters çevrilmiş” bile kanımca çok daha işlevsel olacaktı. Çeviri yapmanın amacı neydi ki zaten?

Tenet12.jpg
Tempometre_8.png
AnlatımınNiteliği_Kavramsal_3 jpg.jpg
FelsefiDerinlik_04.png
SinematikZenginlik_06.png

Puan:

6.5.JPG

Puanlama, 10 üzerinden yapılmıştır ve tamamen kişisel tercihlere dayanmaktadır. Notun belirlenmesi için kullanılan kriterler tamamen keyfi bir biçimde oluşturulmuş ve bu kriterlerin ağırlıklandırılmasında da benzer bir metodoloji kullanılmıştır. Puanlar, kategoriktir.

Fragman