Uğur Böceği – Lady Bird (2017)
Yönetmen: Greta Gerwig
Yıldızlar: Saoirse Ronan, Laurie Metcalf, Tracy Letts
Ödüller: Altın Küre - Müzikal veya Komedi dalında En İyi Film, Altın Küre - Müzikal veya Komedi dalında En İyi Kadın Oyuncu; 5 Oscar Adaylığı: En İyi Film, En İyi Yönetmen, En İyi Senaryo, En İyi Kadın Oyuncu, En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu
Bence: Uğur Böceği, California’da küçük bir şehir olan Sacramento’da Katolik kız lisesine giden ancak en büyük hayali New York gibi kültürel olarak daha iyi beslenebileceğini düşündüğü yerlerden birine üniversiteye gitmek olan, kendi kendine isim verecek (Lady Bird/Uğur Böceği) kadar bağımsızlığına düşkün Christine’in (Saoirse Ronan) hayatı üzerinden yürüyor. Yazar- Yönetmeni Greta Gerwig; atılgan, biraz fazla dürtüsel, özgürlüğü ve hayatına egemen olmayı her şeyin üstünde tutan Christine’in lisenin son yılında ergenlikten erişkinliğe geçerken yaşadıklarını döne döne annesi Marion (Laurie Metcalf) ile arasındaki ilişkiye taşımış. Bu ilişki üzerinden de filmin en büyük tartışmasına alan açmış: “Sevgi ve İlgi aynı şey midir?”... Gerwig, konuyu sererken ve kendince cevaplar sunarken iki aktörü masa başına oturtup münazaraya sokma kolaycılığına kaçmamış, tüm tartışmayı sinemanın araçlarını kullanarak yapıyor.
İlgiyi sevginin bir formu olarak gören Gerwig, bu formun canım-cicim saf destekten daha faydalı olduğu üzerine de ısrarcı. Hatta bu tartışmayı bazen fazla açık yapıp Christine’in üzerine fazla gelen annesini bizzat Christine’in ağzından defalarca aklıyor. İlginin, sevginin en güçlü formu olduğu teması sadece anne-kız ilişkisinde bulunmuyor, tüm ilişkilere yansımış; Christine ile en iyi arkadaşı Julie (Beanie Feldstein) arasındaki ilişkide, Christine ile erkek arkadaşları arasındaki ilişkilerde, hatta Christine ile Sacramento kenti ile arasındaki ilişkide bu temanın üzerine gidilmiş. Gerwig konuyu ters yüz edip de bakmış; ilgi göstermeyi bırakmanın sevmeyi de bırakmak anlamına geleceğini de gösteriyor.
Gerwig, filminin geçmesini istediği dönemi 2000’lerin başı olarak seçmiş. Bunu telefonları, sosyal medyayı ve dijital iletişimi filmine bulaştırmak istemediği için yaptığını söylüyor. 2000’lerin başı artık insanları doğal olarak telefonsuz görebileceğimiz son dönem. Cep telefonlarını ortadan kaldırarak, ilişkileri sadece yüz yüze görüşmelerle sınırlandırmış ve böylelikle güçlendirmiş; yoklukları ve özlemleri de yine cep telefonsuzlukla derinleştirmiş. Uğur Böceği; müzikleri, karakterlerin giyim tarzları ve dönemin ruhuyla 2000’leri yakın geçmiş olarak alıp, bu kadar yakın bir tarihten bir nostalji çıkartan ilk film olmasıyla da ilginç.
Birinin büyüme ve evden ayrılma hikayesi aslında bir başkasının -Uğur Böceği’nde Marion’un- elindeki bırakma, biraz da kaybetme hikayesi... Amerika’da lise bitince, evin çocuklarının üniversite için evden ayrılıp bir daha dönmeme durumu göz önünde bulundurarak; Gerwig bu büyüme hikayelerinin yanında onlardan ayrı düşünülemeyecek şekilde ortaya çıkan kaybetme, elindekini uçması için bırakma trajedisine arada sırada bakılsın istiyor. Film yürürken çizdiği resim sonunda yavaş yavaş izleyici tarafından anlaşılır hale getirdikçe, ortaya tuhaf bir kırılma çıkıyor: Uğur Böceği, Christine’in olduğu kadar – Christine’den çok daha az zaman almasına, onu tanımaya fazla zaman harcanmamasına rağmen- annesi Marion’un da hikayesi... Uğur Böceği, bir büyüme hikayesi olduğu kadar da kızı evden uçan annenin kaybetme trajedisinin hikayesi... Lady Bird’ü Oscar adaylığına kadar yükselten içsel gücü bu tuhaf kırılmada saklı.
Uğur Böceği, alt metinlerde harika işler yaparken, sinema diliyle sıkı tartışmalar açarken, film boyu bütün klişelerden kaçmayı ve özgün olmayı başarırken; ön planda izlediğimiz Christine’in büyüme hikayesi zaman zaman aşırı biçimlendirme sonucu gerçekten uzaklaşıp biraz yumuşuyor. Gerwig, özünde sert ve tartışmalı konuların hemen hepsinin dişlerini sökmüş ya da bir iki dişe gelir konuyu da aşı gibi mikroplarını zayıflatmış. Alt metinde böyle güçlü giden Uğur Böceği üst metinde de aynı güce ulaşabilseydi o zaman kuvvetli bir Oscar adayı olabilirdi. Bu haliyle yumuşak bir akşam, tatlı tatlı izlemelik... 01saat34dakika. !f İstanbul Bağımsız Filmler Festivali
Puan:
Puanlama, 10 üzerinden yapılmıştır ve tamamen kişisel tercihlere dayanmaktadır. Notun belirlenmesi için kullanılan kriterler tamamen keyfi bir biçimde oluşturulmuş ve bu kriterlerin ağırlıklandırılmasında da benzer bir metodoloji kullanılmıştır. Notlar nümerik değil, kategoriktir.
Siz ne Düşünüyorsunuz? Filmle ilgili tartışma sayfasına ulaşmak için tıklayınız.
Çok seslilik her zaman daha iyi!
Bonus:
Anne-Oğul ilişkisine bakan biraz daha direkt bir film ile karşılaştırmak yapmak isteseniz buyurunuz: Xavier Dolan'dan Mommy (2014):
Yazıya ulaşmak için tıklayın: https://www.muratcanaslak.com/ana