2018’de vizyonda veya Türkiye ilk gösterimlerinde -sadece sinemalarda- izlediğim filmler arasından bence en iyi 30 tanesini seçip sıraladım… Listenin sonuna sizi tartışma sayfasına taşıyacak bir bağlantı adresi koyacağım: Kendi 2018’in en iyi filmler listenizi, varsa benim listem ile ilgili yorumlarınızı, aklınıza gelen alternatif listelerinizi (en kötüler, en iyi ilk filmler vs) lütfen tartışma sayfasında paylaşın.
1. Roma (2018)
Yönetmen: Alfonso Cuarón
Meksika ve A.B.D. ortak yapımı
Venedik F.F. Altın Aslan
Yazı: Ananı da! – Y Tu Mama Tambien (2001) ve Son Umut - Children of Men (2006) ile tanınıp Yerçekimi – Gravity (2013) ile en iyi yönetmen Oscar’ını kazanan Meksikalı yönetmen Alfonso Cuarón beş yıl sonra bu defa Berlin’den Altın Aslan alan en kişisel filmiyle izleyici karşısında... Sonda söylemem gerekeni baştan söyleyeyim; Cuarón’un hem yazıp yönettiği hem görüntü yönetmenliğini hem de kurgusunu yaptığı Roma bir başyapıt. (devamı için tıklayınız)
2. Climax (2018)
Yönetmen: Gaspar Noé
Fransa, Belçika ve A.B.D. ortak yapımı
Yazı: Geri Dönüş Yok – Irrevesible (2002), Boşlukta - Enter The Void (2009), Aşk-Love (2015) ile zihinlere kazınan ve herkesin kendisine karşı müspet ya da menfi güçlü duygular beslediği, Yeni Fransız Aşırığı’nın poster çocuğu yönetmen Gaspar Noé izleyicisine derin bir sinematik deneyim duyumsatıyor... Bu yolda ayağına dolanacak bir hikayeden vazgeçebilmiş. Noé, kıvrak ve dolambaçlı bir senaryodan kaçarak, özdeşleşecek kadar tanıyabileceğimiz karakterlerden de uzak durarak harika bir iş yapmış. – strateji; yapmayı seçtiklerimizden ziyade, amaca uzanmak için nelerden vazgeçtiğimizdir. (devamı için tıklayınız)
3. Şüphe – Beoning - Burning (2018)
Yönetmen: Chang-dong Lee
Güney Kore yapımı
Yazı: Güney Koreli yönetmen Chang-dong Lee, kendisine Cannes’dan En İyi Senaryo Ödülü getiren Şiir – Shi – Poertry’den sonra yönetmen koltuğuna oturmak için tam 8 yıl bekledi ve Şüphe ile aday olduğu Altın Palmiye’yi Arakçılar’a kaptırmasına rağmen Cannes’da Uluslararası Sinema Yazarları Örgütü Ödülü’nü kazandı. Şüphe, Güney Kore’nin Yabancı Dilde En İyi Film Oscar’ı aday adayıydı ve bu yazı yazıldığı günlerde Cuaron’un Roma’sı, Pawlikowski’nin Soğuk Savaş’ı ve Kore-eda’nın Arakçılar’ıyla beraber aday sayısının dokuza indirildiği kısa listede kendine yer bulmuştu. (devamı için tıklayınız)
https://www.muratcanaslak.com/suphe
4. Dokunma Bana – Touch Me Not (2018)
Yönetmen: Adina Pintilie
Romanya, Almanya, Çekya, Bulgaristan, Fransa ortak yapımı
Berlin F.F. - Altın Ayı
Yazı: Özgünlüğü, güçlü anlatımı, herkesin kaldıramayacağı cesareti, kelimelerin ulaşamayacağı alanlara burnunu sokan sinematik dili, insanın kendisini sınırlayan kabullenişleriyle kavga eden tavrı, sarsıcılığı ve hepimizi ilgilendiren büyük etki alanıyla Dokunma Bana Berlin Film Festivalinden Altın Ayı ödülü aldı. Hikayesinin merkezinde, kendisine dokunulmasına dayanamayan, büyük bir yakınlık ve samimiyet sorunu yaşayan ellisini aşmış Laura var. (devamı için tıklayınız)
5. Gölün Altında - Under the Silver Lake (2018)
Yönetmen: David Robert Mitchell
A.B.D. yapımı
Yazı: Peşimdeki Şeytan - It Follows (2014) ile büyük beğeni toplayan yönetmen David Robert Mitchell, yeni filmiyle Los Angeles’ta bir “bad trip” kurgulayarak kendisine sürreal bir alan açıp, bugünün üzerine düşünüyor. Mitchell’ın It Follows’takinden ayrık duran anlatısı, dramatik kurgusuyla film özgün, ancak Mitchell’in sesinde David Lynch’in ekosunu da duymak mümkün. (devamı için tıklayınız)
https://www.muratcanaslak.com/golunaltinda
6. Ahlat Ağacı - The Wild Pear Tree (2018)
Yönetmen: Nuri Bilge Ceylan
Türkiye, Makedonya, Fransa, Almanya, Bosna-Hersek, Bulgaristan, İsveç ortak yapımı
Yazı: Ahlat Ağacı, sakinlerine “kendilerine en yakın hayatları” dayatan, hayallerini zaman içinde soluklaştıran taşranın farklılıkları yontmaya, özneyi iğdiş etmeye ve içinde var olmaya çalışanları kırpa kırpa birbirlerine benzetmeye uğraşan donukluğunun içinden sesleniyor. Nuri Bilge Ceylan’ın Cannes Film Festivalinde Altın Palmiye için yarışan son filmi, en öznel bakışla bireyin kendi sıradanlığı ile yüzleşmesinden, en toplumsal perspektiften bugünün suyun üzerinde kalan sorunlarına uzanırken kafasını çevirdiği her yönde derinleşebilen bir dram. (devamı için tıklayınız)
7. Bırakın Bronzlaşsın Cesetler - Laissez Bronzer Les Cadavres – Let The Corpses Tan (2017)
Yönetmen: Hélène Cattet, Bruno Forzani
Fransa, Belçika ortak yapımı
Yazı: Bilincin çok kullanılmaktan şişen analitik kasını kullanıp, “bu; bundan oldu” nedensellikleriyle ilerleyen bir hikaye arayan, bir olay akışı içinde beslenmek isteyen izleyici Bırakın Bronzlaşsın Ceset’lerden (BBC) aç çıkar. Aslında BBC, Jean Parick Machette’in 1971 yılında çıkan, dönemin Fransa’sındaki (69’u hatırlayalım) sol gangster kurmacaları furyasından etkilenen, çizgisel bir hikaye sunan romanına dayanıyor. Filme uzanan haliyle hikaye, Akdeniz kıyısında; yazarlarla, ressamlarla entelektüel bir bulutla da sarmalanmış, şehirden kasabadan uzak masmavi denize tepeden bakan bir münzevi arazi ve çevresinde geçiyor. (devamı için tıklayınız)
8. Madeline Madeline’i Oynuyor - Madeline’s Madeline (2018)
Yönetmen: Josephine Decker
A.B.D. yapımı
Yazı: Madeline Madeline’i Oynuyor; bir insanın kırılganlıklarını, akış içinde tetiklenen duygularını hem birinci elden içeriden, hem hemen dışarıdan yakın bir üçüncü gözden sunan dışavurumcu bir film. Yönetmen Josephine Decker, büyürken ruhsal anlamda tökezlemiş ve New York’ta bir modern sahne performansı grubu içinde tutunacak dal bulmaya çalışan Madeline’in (Helena Howard) perspektifinden izleyiciye sesleniyor. Madeline’nin perspektifinden sesleniyor demek biraz hafif kalabilir; Decker, nesnelliği bir kenara koyup izleyicinin olan biteni “Madeline olarak” tecrübe etmesini hedeflemiş.(devamı için tıklayınız)
9 - Arakçılar – Manbiki Kazoku – Shoplifters (2018)
Yönetmen: Horikazu Kore-eda
Japonya yapımı
Cannes F.F. - Altın Palmiye
Yazı: Japon Yönetmen Hirekazu Kore-eda, Tokya’da en alt tabakaya uzanıp; bir hafta sonrasını planlayamayan, yüzeyde tutunup nefes almaya çalışan bu sınıfın dayanışma kültürü ve kurallarla ilişkisini kullanarak bir yandan dokunaklı diğer yandan felsefi tartışmalar ve ahlaki çatışmalar barındıran bir film çıkartmış. Kore-eda anlatısında, eğildiği sınıfın yaşam pratikleri ve süregiden ekonomik buhranları arasında dayanışmayı merkeze alan aile-vari bir ilişki yumağı kurgulayıp kullanmış. (devamı için tıklayınız)
10 - Köpek - Chien - Dog (2017)
Yönetmen: Samuel Benchetrit
Fransa, Belçika ortak yapımı
Yazı: “Bölgeniz paranızla belirlenir; (evinizin büyüklüğü, varsa bahçenizin genişliği, arabanızın iç hacmi, yatağınızın boyutları…) Köpeklerin parası yoktur.” Jean-Paul Sartre “İnsan özgürlükle lanetlenmiştir.” der. Burada Sartre’ın kastı, özne olabilen modern insandır. Modernizm; hayatı üzerinde egemenliğini olmayan, tabi olan, geleneğin eylemleri üzerindeki hakimiyetini kabullenmiş geleneksel insanın yerine, artık yalnız ve başına gelenlerin sorumlusu kendi olacak olan modern insanı koydu. (devamı için tıklayınız)
https://www.muratcanaslak.com/kopek
11 - Üç Tepe – Drei Zinnen - Three Peaks (2017)
Yönetmen: Jan Zabeil
İtalya, Almanya ortak yapımı
Yazı: Üç Tepe’nin yazar-yönetmeni Jan Zabeil filmine, Ruben Östlund’un Force Majeure’ünü (fragmanı Bonus bölümünde) hatırlatan aile olmak ve aile dinamikleri, Freudyen gerilimler ve güç dengeleri odaklı elastik bir dış yüzey örmüş. Böylelikle, alegoriler-semboller-referanslar üzerinden güçlü bir ikinci anlatıma alan açmış. Zabeil, Östlund’un mizahını dışarıda bırakmış, kendi öncelik listesi ile filminin yönünü farklılaştırmış ve kendi patikasını açabilmesi için eğilip bükülecek eklem yerlerini değiştirmiş. (devamı için tıklayınız)
12 - Müze – Museo – Museum (2018)
Yönetmen: Alonso Ruizpalacios
Meksika yapımı
Yazı: Müze, öznel yönüyle bir bilinmezci anti-kahramanın Freudyen sıkışmışlıklarından Herakleitoscu bir yırtma çabası; nesnel yönüyle değer-eder, müzeler ve sanatla ilgili en derin sorunlarla ilgilenen klasik film gramerine bağlı kalmayıp kamera kullanımını baskın bir öge olarak kullanan tonuyla izleyicinin sırtındaki yükü hafifleten sıra dışı bir film. “Neden güzel bir hikayeyi gerçekle berbat edesin ki” (devamı için tıklayınız)
13- Vahşi Oğlanlar - Les garçons sauvages - The Wild Boys (2017)
Yönetmen: Bertrand Mandico
Fransa yapımı
Yazı: (Rezerve)
14 - Soğuk Savaş – Zimna Wojna – Cold War (2018)
Yönetmen: Paweł Pawlikowski
Polonya, Birleşik Krallık, Fransa ortak yapımı
Yazı: Ida (2013) ile Yabancı Dilde En İyi Film Oscarı’nı alan Paweł Pawlikowski, 1950 Polonya’sında filizlenip Avrupa’da soğuk savaşın iki kampı arasında 15 yıl boyunca mekik dokuyan tarihi romantik draması Soğuk Savaş ile Cannes’dan En İyi Yönetmen ödülü kazandı. Soğuk Savaş, komünist hükümetin Polonya halk müziği ve danslarını yeniden parlatmak üzerine başlattığı bir program vesilesiyle tanışan, orkestra şefi Wictor (Tomasz Kot) ile onun sayesinde gruba dahil olup yükselen Zula’nın (Joanna Kulig) aşk hikayesi üzerinden dönemle de ilgileniyor. (devamı için tıklayınız)
15 - Lean on Pete (2017)
Yönetmen: Andrew Haigh
Birleşik Krallık yapımı
Yazı: 37. İstanbul Film Festivali’nin açılış filmi Lean on Pete’in yönetmeni Andrew Haigh bir beklenti yönetimi oyunu kurgulayarak zaten pek çok yanıyla güçlü filminin izleyici üzerindeki etkisini büyütmeyi başarmış. Haigh, önce izleyiciyi, filminin anti-kahramanın sonunda kahramanlaştığı bir bildik-geleneksel Hollywood melodramı olduğuna inandırıyor. Bildik şablon, tempo ve akış içinde filmi çabucak sınıflandıran izleyici Lean on Pete’in çok da vakit kaybetmeden başka bir şeye dönüşüp, seviye atlamasına ve hızla mesafe almaya başlamasına hazırlıksız yakalanıyor. Film, hem kendine toplumsal bir alan açarken hem de özgün bir hayata tutunma hikayesine dönüşüyor. (devamı için tıklayınız)
16 - Ben, Tonya - I, Tonya (2017)
Yönetmen: Craig Gillespie
A.B.D. yapımı
Yazı: Ben Tonya; kuğu gibi prenseslerin hüküm sürdüğü -ve büyükbaşlarca tercih edildiği- artistik buz pateni dünyasına burnundan soluyan bir boğa olarak kapıyı kırarak giren Amerikalı Tonya Harding’in zor kazanılmış yükselişi ve paldır küldür düşüşünün gerçek hikayesini konu alan bir kara komedi. Harding, Amerika’da o zamana kadar hiçbir patencinin denemeye bile cesaret edemediği üçlü Axel hareketini (bakınız video) çatır çatır yapmaya başlayınca, Olimpiyatlarda ABD’yi temsil etme seviyesine kadar yükselip Olimpiyat dördüncüsü oldu. (devamı için tıklayınız)
17 - The Favorite (2018)
Yönetmen: Yorgos Lanthimos
İrlanda, Birleşik Krallık, A.B.D. yapımı
Yazı: 2009’da Köpek Dişi ile Cannes’da parlayıp, Lobster ve Kutsal Geyiğin Ölümü ile küresel bir üne kavuşan Yunan yönetmen Yorgos Lanthimos’un yeni filmi Sarayın Gözdesi, Lanthimos’un kendini hiç saklamayıp varlığını film boyu izleyiciye hissettiren yönetmenlik üslubunu ve stilize tarzını yansıtan bir dönem filmi - tarihi bir kara komedi. Film, Amerikan film endüstrisinin pek de güçlü filmler üretemediği bu yıl hakkıyla 10 dalda Oscar adaylığı kazandı. (devamı için tıklayınız)
18 - Transit (2018)
Yönetmen: Christian Petzold
A.B.D. yapımı
Yazı: Yahudi bir komünist olan Anna Seghers’in kendi tecrübesinden yola çıktığı romanı Transit’in çoğu, Nazi savaş makinesinin Fransa’yı hızla işgal ettiği dönemde, kaderlerinden kaçarak kurtulmaya çalışanların yığıldıkları kıta Avrupa’sının son özgür liman kenti Marsilya’da geçiyordu. Savaş zamanı bir yol hikayesi gibi başlayan roman; bekleme oyununun, planları bozuveren mücbir sebeplerin, fırsat postuna gizlenmiş hayal kırıklıklarının, tutuklulukların, ayakları yere basmayan hülyaların, umutları canlı tutan istisnaların ve savaş döneminin sertleştirdiği ortamda aşkın dönüşen biçimlerinin kitabıydı. (devamı için tıklayınız)
19 - Kelebekler (2018)
Yönetmen: Tolga Karaçelik
Türkiye yapımı
Yazı: Tolga Karaçelik; bozuk aile yapısı, intihar, kayıpla baş etmek, çocukluk travmaları gibi kolayca şeytana uyabileceği alanlara dokunan bir iskeleti işlerken dahi, filmin hiçbir anında duygu sömürüsüne bulaşmamış, kalp burma uğraşına girmemiş; filmine sınırlar çizip, seyirciye “şimdi bunu düşünecek; böyle hissedeceksin”ler dayatmamış. Gerçekte olabilecek olan bir hikayeye biraz katalizör katıp hızlandırarak, biraz akıl katıp kayganlaştırarak, biraz tuhaflık katıp ilginçleştirerek ilk iki filmini aşmayı başarmış. Akışı yapaylıktan uzak tutmak amacıyla içine incelikle yerleştirilmiş hatalarla doğallaştırılmış, gerçek hayattakilere benzer dağınıklıkla örülen diyaloglar, artık Karaçelik’in imzası haline geldi. (devamı için tıklayınız)
20 - Muhtemel Aşk – In Den Gängen - In the Aisles (2018)
Yönetmen: Thomas Stuber
Almanya yapımı
Yazı: Kürk Mantolu Madonna’da Sabahattin Ali’nin romanına giriş kapısı, büyük resim içinde önemsiz gibi görünen, yaşamın akışı içinde kendine bir ufak rol bulup uyumlanmış sıradan insanlara dair ön yargılar ile ilgiliydi. Dramatik yapı, dışarıdan küçük ve manasız görülen sıradan hayatlara yaklaşıp perspektifi değiştirince ortaya serilen hikayelerin beklenmezliği, çeşitliliği ve değeri üzerine kurgulanmıştı. Romanda, hikayeye üzerinden bağlandığımız Rasim dünyanın en renksiz adamı olarak gördüğü yaşlı ve sıkıcı çevirmen Raif Efendi’nin hikayesini öğrenip affaladıkça, aslında Ali üst sınıfların “kenarda duranların küçük, anlamsız hayatları” bakışına bir itiraz ortaya koyuyordu. (devamı için tıklayınız)
21 - Yüz – Twarz – Mug (2018)
Yönetmen: Malgorzata Szumowska
Polonya yapımı
Yazı: 37. İstanbul Film Festivaline yönetmenlik ve görüntü yönetmenlikleri üzerinden bakıldığında; Yüz pırıl pırıl parlıyor. Yönetmen Szumowska ve görüntü yönetmeni Englert’in sahne sahne tercihleri, senaryonun dayattığı tempo içinde yakaladıkları ritm ve filmin bugünün dertleriyle tebelleş olarak izleyiciye dokunabiliyor olması Yüz’ü bence başarılı geçen festivalin ilk 5 filmi arasına almamı sağladı. Yüz, pek çok disiplinden ustalara dokunuyor; kimine selam veriyor, kimini harcına katıyor: Saldırdığı sosyal tıkanıklıklar ile Rus yönetmen Andrey Zvyagintsev’i, teknik açıdan gözün gördüğüne öykünmesi ile Fransız ressam Paul Cezanne’ı, felsefi iskeleti ile bedenle değil beden olarak tecrübe ettiğimizi söyleyen Spinoza’yı hatırlatıyor... (devamı için tıklayınız)
22 - Yok Oluş - Annihilation (2018)
Yönetmen: Alex Garland
Birleşik Krallık, A.B.D. ortak yapımı
Netflix
Yazı: Rezerve
23 - Florida Project - The Florida Project (2017)
Yönetmen: Sean Baker
A.B.D. yapımı
Yazı: Yönetmen Sean Baker, 100.000 dolara bütçeyle tamamını iphone 5 ile çektiği Tangerine’den sonra şimdi Florida Project ile görmezden gelinen toplumsal tabakalardan birini daha karanlıktan kurtarıyor. Güvenlik ağı oldukça zayıf sistemin kaybedenlerinin sıkıştığı çatlaklardan biri olarak tek göz odalarda zaman zaman koca ailelerin yaşadığı, evsizlikten önce son çıkış ucuz Amerikan motelleri ve bir hafta sonrasının kirasını verip veremeyecekleri çoğunlukla meçhul alt tabaka motel sakinlerinin hayatlarını izleyiciye ulaştırmaya çalışıyor. Baker, bu defa kesenin ağzını açıp (!) Florida Project’e iki milyon dolar harcamış. (devamı için tıklayınız)
24 - Girl (2018)
Yönetmen: Lukas Dhont
Belçika, Holanda ortak yapımı
Yazı: Rezerve - Geçici Kısa: Kurduğu tuzak ile izleyicinin arkasında dolanıp ön yargılarını yüzüne vuruyor: Yem karakteriyle özdeşleşme sağladıktan sonra izleyiciye kaçabileceği pek alan kalmıyor.
25 - Hiçbir Zaman Burada Değildin - You Were Never Really Here (2017)
Yönetmen: Lynne Ramsay
Birleşik Krallık, Fransa, A.B.D. ortak yapımı
Yazı: Bildik “Geçmişinin yaraladığı uyumsuz ama özünde iyi kahraman filmleri” türü… Bildik bir türün içinde bildik de bir konu "geçmişin yaraladığı, az biraz sıyırmış eski veteran iyi-tetikçi, kötülerden masum kızları kurtarmaya çalışıyor"... Ancak, filmin senarist-yönetmeni Lynne Ramsey’in dilinin zenginliği, çok katmanlı anlatımı ve iletişim becerisi ile gerçekten harika oynayan Joaquin Phoenix’i kullanış biçimi türün çıtasını yukarıya taşımış... Taxi Driver'ı ve Hitchcock’ın Sapık’ını hatırlatan filmde Kevin Hakkında Konuşmalıyız (2011) ile iz bırakan Ramsay; referanslar, müzik, bilinç dışı ile ilgili ipuçları, karakterler arası benzeşimler, semboller, ses tasarımı vs. üzerinden film boyu ikinci bir kanaldan ikinci bir dil kullanıyor. (devamı için tıklayınız)
26 - Zavallı - Pity (2018)
Yönetmen: Babis Makridis
Yunanistan, Polonya ortak yapımı
Yazı: Rezerve - Geçici Kısa: Bence safi spoiler bir fragmanı var; aman uzak durun! Öyle kilit yerleri gösteriyor ki; film için kritik olan ve argümanlarını üzerine kurduğu tedrici (karakterler için) ruhsal değişim, (film için) ton değişimi, izleyici bildiği durağı beklerken arada kaynıyor. Durağını bekleyen izleyiciye vuracağı esas yumruğunun yarısı boşa gidiyor - filmin etkisi azalıyor.
27 - Tarihe Barbarlar Olarak Geçsek Ne Olur Sanki – Îmi Este Indiferent Daca în İstorie Vom Intra ca Barbari - I Do Not Care If We Go Down in History as Barbarians (2018)
Yönetmen: Radu Jude
Romanya, Almanya, Bulgaristan, Fransa, Çekya ortak yapımı
Yazı: Film adını, İkinci dünya savaşı döneminde Almanya’nın müttefiklerinden Romanya’nın Conducător’u (Şef’i) Antonescu’nun 1941 yılında bakanlar kurulunda sarf ettiği cümleden alıyor. 2015’te Berlin’de “Aferim!” ile En İyi Yönetmen ödülü alan Radu Jude, ülkesi Romanya’nın soykırımdaki payının Rumen halkı, devleti ve ruhu tarafından görmezden gelinişini, katliamların sorumlularının hatırlarının hala itibar görmesini, toplumun devletin ya da kendi kendine söylediği yalanlara sarılıp hep tertemiz kalma gayretini kendine dert - hatta düşman edinmiş. Jude basbayağı öfkeli; öfkesindeki samimiyet ve Jude’un rasyonel yaklaşımı filmin hem ateşli, hem entelektüel olarak besleyici, hem empati kurulabilir ve duygusal olmasını sağlamış. (devamı için tıklayınız)
https://www.muratcanaslak.com/tarihebarbarlarolarakgecsekneolursanki
28 - Daha - More (2017)
Yönetmen: Onur Saylak
Türk yapımı
Yazı: Savaşların silkeleyip topraklarından yokluk içinde kopardığı, sonra istenmedikleri diyarlara fırlattığı o kadar çok insanın yolu bu coğrafyadan geçti ki, burada birikenlerden mülteciler trajedisinin son dalgasının kalbine değen güçlü ve özgün işler doğmak durumundaydı. Hakan Günday’ın kitabından senaryolaştırılan Daha, mülteci olarak gelip geçenlerin ve gelip geçemeyip kalanların trajedi üretmeye müsait yaşamlarından can alıyor. Film, Günday’ın edebi gücünü sinemaya özgü kanallarla zenginleştirip, olanı biteni ve yaşanmakta olanı gerçekçi bir üslupla izleyiciye hatırlatarak ruhlarına dokunmaya çalışıyor. (devamı için tıklayınız)
29 - Ayin - Hereditary (2018)
Yönetmen: Ari Aster
A.B.D. yapımı
Yazı: Rezerve
30 - Kalpteki Bıçak- Un Couteau Dans le Coeur - Heart+Knife (2018)️
Yönetmen: Yann Gonzalez
Fransa, İspanya ortak yapımı
Yazı: Rezerve - Geçiçi Kısa: İmgesel anlatımı güçlü ancak kavramsal olarak sıkıştığı alan dar... Queer sinemasının içinden bir miktar Yeni Fransız Aşırılığına, çokça İtalyan Giallolarına selam gönderiyor.
Tartışma sayfası:
Yılın En İyi Filmleri tartışma sayfasına ulaşmak için tıklayınız
https://www.muratcanaslak.com/yorumlarfilm/yilineniyifilmleri2018