Geçmişin Anahtar Dolu Hazineleri: Mektuplar
Teknolojik gelişmeler tarih boyu sanatçıların kullandıkları aracıları ve sanat ürünlerini dönüştürdü. Boya tüplerinin bulunması empresyonist ressamların kapalı mekanları terk etmesine imkan verdi; matbaanın gelişip yaygınlaşması romanları ve romancıları doğurdu; tek kişinin kullanabildiği ve nispeten ucuz video kameranın icadı performans sanatına yeni bir boyut kazandırdı.
Bazı sanatlar, aracılar ve metotlar ise teknolojik gelişmelerin yarattığı yeni ortama uyum sağlayamayarak etkilerini kaybettiler. Son yüzyıl, mektupları var eden mesafeleri kısalttı, uzun iletim sürelerini eritti. Bugünün hızlı ve eş-zamanlı dünyasında, havaleli ve herkese sırasını bekleten mektuplar hantal kaldılar. Geçmişin büyük figürleri; bazen fikir alışverişi yaparken, zaman zaman içlerini dökmek için veya gönül işlerinde sevdiklerinin kalplerini satırlarıyla kazanmak çokça mektuplaştılar.
Bu mektupların bugünün okurları için önemine bakacak olursak; fikri, felsefi ya da edebi değer taşıyan mektuplar zaten zamansızlar ve değerleri tartışılmaz… Ancak mektupların diğer meziyetleri de unutulmamalı: yazarlarının hayata yaklaşımlarını ve dünyayla iletişim kurma biçimlerini gösterirler; mektupların hedefindeki insanların yakınlığı nispetinde bir samimiyetle yazıldıklarından yazarın ürünlerini/fikirlerini/sanatını çözmek için değerli anahtarlar sunarlar; okura sanatçının-düşünürün kurmak istediği köprüyü kurmasına yardım etme fırsatı verirler.
“Mektupları okuyacak zamanınız ve keyfiniz var mı şu sıralar? Olacağını umarım.” Stefan Zweig
Kaynak: sabitfikir Haziran 2017, Kararsız Okur-idefix