Konfüçyüs’ün Üstüne Örtülen Sıcacık Battaniye
Felsefe doktoru, romancı, oyun yazarı ve film yönetmeni Eric-Emmanuel Schmitt’in merkezine Konfüçyüs’ü ve öğretisini koyduğu, sıcak bir hikayeye sarmalayıp sembollerle zenginleştirip romanlaştırdığı kitabı Bayan Ming’in Hiç Olmayan On Çocuğu (BMHOOÇ) ilk olarak 2012 yılında Fransızca yayımlandı. Oyunları 50’den fazla ülkede sahnelenip, kitapları 43 dile çevrilen Schmitt ateist bir ailede bir agnostik olarak yetişip, ileriki yaşlarında Hristiyan olmuş ve her türlü inanç ve düşünce sistemine olan merakı ve anlamaya olan açlığı bugüne kadarki işlerini besleyen esas karakter özelliği olmuş. Konfüçyüsçülük’ten İslam’a, Afrika Animizmi’nden antik çok tanrılı dinlere herhangi bir inancı içselleştirecek kadar tanıdığı anda kitaplarına ya da oyunlarına öz yapmayı kendine huy edinmiş. Bir inanç sistemine bağlı olmadan onu içselleştirme iddiasına karşı çıkanlara bir söyleşisinde “Zencilerle ilgili film yapmak için zenci olmak gerekmez.” diye cevap vermişti.
Schmitt’in oyunlarının, romanlarının ve hikayelerinin yaratım sürecinde ilk adım çoğunlukla Schmitt'in kitlelere hitap eden bir felsefeyi, bir fikri ya da bir inanışı alıp mutfağında yoğura yoğura kendi hücrelerine tıkıştırabileceği bir şekle sokması oluyor. İnanışın/fikrin, Schmitt tarafından iyice mıncıklanmış, yutulabilir hale getirilmiş yeni bir cins protestan sürümü artık kitaplarında ham madde olarak kullanılacak bir mamule dönüşmüş oluyor: buna "Aktarılacak Bilgelik" de diyebiliriz. Bu ilk aşama, yavaş bir süreç ve bazen yıllar alabiliyor.
İkinci aşama bu bilgeliği geri püskürtülebilmesi için kılıfın - bir masalın - yaratılması… Ve işte tam burada Schmitt’in süper kahraman özellikleri devreye giriyor: İlk aşamadaki büyük emeğini masalı yaratırken harcadığı emekle örtmeye, gizlemeye soyunuyor. Schmitt’in yaratacağı masal, önceden şekli belli nüveyi örtmek için incelikle inşa edilmiş bir kabuk, hazır şişeye kapak, sınırları eğri büğrü olan öze tam oturan bir edebi mühendislik harikası olmak durumunda. İki parça da hazır olunca da gece ile gündüzün birbirine girdiği birkaç hafta kendini gömerek yazma işini aradan çıkartıveriyor.
BMHOOÇ’ye dönecek olursak; Schmitt masalında, nüve Konfüçyüs’üne ses vermek için yarattığı ince ve dokunaklı kurguda, oyun alanına iki ana karakter atmış: Hikaye anlatıcısı olarak batılı bir iş adamı (kulak) ve bir otelin tuvalet temizlik görevlisi Bayan Ming (ağız). Bayan Ming Çin’in nüfus artışını sınırlandırmak için koyu bir titizlikle uyguladığı tek çocuk politikasının yürürlükte olduğu dönemde doğurduğunu iddia ettiği 10 çocuğunun hikayesini anlatırken, Schmitt her hikayenin ardına Konfüçyüs’ün kıssalarından veya öğütlerinden birini koymuş.
Batılı iş adamının, Bayan Ming’i dinledikçe, onun enerjisine ve bilgeliğine maruz kaldıkça aralarındaki ilişkiye olan yaklaşımının ve kadına verdiği değerin adım adım değiştiğini görüyoruz. İlk karşılaşmalarında eksantrik bir yarı meczup muamelesini reva gördüğü bayan Ming’in bir süre sonra bağımlısı oluyor. Bayan Ming ve iş adamı, tahmin edebileceğiniz gibi, Doğu ve Batı medeniyetlerini sembolize ediyorlar.
Kitabın başındaki Batılı iş adamına bakarsak: Çocukları hakkında yalan söyleyen- kardeşinin çocuklarını kendi çocukları diye tanıtan(Bayan Ming’den hatırlayalım her çocuk özgün bir hayat felsefesine karşılık geliyordu); Bayan Ming’in anti-tezi olarak hamile sevgilisini umursamazlıkla terk edebilen; Çinlilerin ürettikleri malları hülle ile Fransız yapıp Çinlilere geri satmakta beis görmeyen; para, güç ve statü ile sıkı ilişkisiyle Schmitt tarzı saf batı olarak sunulmuş. Ancak, Bayan Ming’e maruz kaldıkça pozitivizmden biraz biraz uzaklaşıp ve her cephede daha “iyi” olur: Doğunun ışığına maruz kalan Batı’nın yüzüne renk gelmesi sendromu.
Kitaptaki devinim için gerekli eğimi ve düğümü Bayan Ming ve yasak dönemde 10 çocuk peydahladığı iddiası sunar: Bayan Ming yalan mı söylüyordur, yoksa yasağı delmenin yolunu mu bulmuştur? Delirmiş midir, yoksa bunlar hayal gücünün küçük oyunları mıdır?
Schmitt’in her eserine önce ruh sonra beden kazandırıp, hemen ertesinde de koşa koşa yazma yöntemi gibi üslubu da belli bir karakteristik barındırıyor ve BMHOOÇ’de bu karakteristiği çoğunlukla yansıtıyor: Fazla gerilip uzatılan paragraflar, kuralları bükerken çıkan sesle yaratılan hareketli bir işleyiş, paragrafların içinde slogan cümleler, cümleleri güçlendiren vurucu kelimeler... Çeviriye bakacaksak olursak o cephede bir iki hıçkırık olduğunu söylemek gerek – bu yazıda kullandığım alıntılara bakarak bile ne demek istediğim anlaşılacaktır.
Gerçek her zaman şüphecilikten pişmanlık duymama neden olmuştur.
Düşünce Balonu: Doğu’dan Esen Klişe Rüzgarları
Kitapta arada sırada Doğuyla ilgili klişelere rastlamak mümkün, ama yol boyunca karşılaşacağınız yeni fikirlerin taze kesilmiş çimen kokusu eskinin ve hareketsizin rutubet kokusunu çoğunlukla bastırmayı başarıyor. Kitabın genel rengi ve dokusunun okurdaki karşılığı kitabın kollarının uzanacağı sınırların asli belirleyicisi olacak. Örnek vermek gerekirse kitaptan bir alıntı yapayım:
Mutlu insan azla yetinir’e bakalım; Konfüçyüs’ün soluk alıp verdiği dönemde devrimsel denebilecek kadar kalıp-dışı ve yeniydi. Ama kabul edelim bir 2010’lar novellasında anca bir kilim kadar ferahlık saçıyor – sözün kendisine klişe denemez ama bugün kullanılınca klişe alarmları çayır cayır çalıyor. Kitaba taşınan özlü sözümüz ‘Azla yetin mutlu ol’ gibi bir reçete değil; şunu yap bunu bul demiyor. İnsan, mutluysa azla yetinir/yetinebilir/fazlasına gerek duymaz şeklinde bir tespit, bilimsel konuşacaksak bir hipotez.
Bu hipotezi teori haline getirmek için; yeterince insan toplamalı, bunlardan mutlu olduğunu kanıtlar sayıda karın boşluğu kelebeğine ya da elmacık kemiği üstü yumuşak doku kalpiğine sahip olanları toplam popülasyondan ayırmalı ve bu alt grubun mensuplarının kahir ekseriyetle azla yetindiklerini gözlemlemeliyiz. O zaman bu hipotez bilimsel anlamda geçerli ( ve kullanılabilir bir) teoriye dönüşmüş olur.
Aslında özlü sözümüzün şeklen az, anlamca fazlaca farklı bir versiyonu da “Azla yetinebilmenin mutluluğa yol açması” sözü ve türevleri. Bu ve benzeri reçete nitelikli 'sürün-sevin' bazlı mottolar doğulu rüzgarlarda bolca mevcut. İnsanlık olarak bu yönde topyekun bir kalkışmaya girişsek, başarı oranı sigarayı iradeyle bırakmaya benzeyecek. Evet, başarabilenler olacak; ama başaranlar var diye bu zor görevde ayağı kayanlara sert bakmak doğru mu? İngiltere’de yapılan bir araştırmaya göre sigara içenlerin %70’i sigarayı bırakmak niyetinde, %40’ı her yıl bunu deniyor, ancak deneyenlerin sadece %5’i uzun vadede başarılı oluyor. Azla yetinmemek de insanlarda kansere sebep olsa, koah hastaları boğazlarındaki bir borudan “Azla yetinmemek pişmanlıktır.” diye seslense bile sonuçların benzer olacağına inanıyorum.
Ufak bir azınlığın fizyolojik, psikolojik ya da dışsal nedenlerle Kaf dağını aşmayı başarması ( azla yetinip mutlu olanlar/ sigaradan zınk diye kurtulanlar) ve bu başarılara teleskopla bakıp büyütmek ve gerçekleşme sıkılığından binlerce kez daha görünür hale getirmek günümüz sisteminin de özünü oluşturuyor. Her mahalleden 1 milyoner demek aynı zamanda her mahalleden “bir mahalle dolusu insan - 1” kişinin o tek milyoneri yaratmak için gerekli çarkların neferleri olması da demek.
Düşünce balonunun gösterdiği üzere Bayan Ming’in hikayesi kısacık da olsa, yaktığı tütsülerle yarattığı doğulu derin ortamla klişeleriyle bile okura kendini kendi taşıyabileceği yakıtı sağlayabiliyor.
Kimlere Uygun:
- Nüvesinde bir felsefe yatan kitapları sevenlere
- Doğulu rüzgarlarla serinleyenlere
- Uzun soluklu bir roman taahhüdüne hazır olmayan kitap çapkınlarına (71 sayfa)
- Okumak için felsefe mezunu olmak gereken felsefe kitaplarından kaçanlara
- Konfüçyüs meraklılarına
- Faydacılığa yakın duranlara
Kimlere Uygun Değil
- Klişe detektörleri çok hassas olanlara
- Doğu’nun bir faydası olsa önce hayrı kendine dokunurduculara
- Felsefesinin hikayeyle sulandırılmamış, sek sevenlere
- İçerikle beraber, şekle ve façaya da önem verenlere
- Çeviri hatalarında saç baş yolanlara
- Her koşulda hakikate inananlar
Görsel Kaynakları: Oriental Outpost,ScaleBound,Inequality, Rational standard,Eascape, Goodreads