Doğaüstü Korku Edebiyatı ve Yeni Materyalizm
Descartes ile başlayıp Kant ile yuvasına oturan bölünme varlık biliminin yarısını insanlara diğer yarısını insan olmayan diğer her şeye tahsis eder. Bu iddia insanı özne olarak merkeze koyarken; diğer her şeyi edilgenleştirip çevreye konumlar ve nesneleştirir. İki tözlülüğe kök salan bu fikri içselleştirmemiz önce doğayı sonra diğer insanları araçsallaştırıp bugünün iklim krizleri ve toplumsal sömürü düzenlerine yol açan insan-merkezli/hümanist bakışı ürettiği aşikardır. Yeni materyalizmin temel kavramlarından, Spinoza ile başlayıp Deleuze ile açık sesini bulan “düz ontoloji” ise bu ikiliği kapatır; artık varlıklar arası bir hiyerarşiden söz edilmez. Böylece ontoloji ve metafizik de doğanın/evrenin dokusu içine yerleşirler ve gerçekliğimiz dışı bir alana işaret etmeyi bırakırlar. Bu tek doku, bir içkinlik felsefesi kurar. Mikroplardan galaksilere, müzikten hayvanlara, filmlerden bunu okuyan sizlere, Marvel karakterlerinden kuarklara tüm bunların bir ve aynı anlamda var olduğunu ve gerçekliğin dokusunda etkin eyleyenler olduklarını düşünmek demektir. Bu eşitlenme, özne-nesne ayrılığının yıkılması, merkezi özneyi yıkarak insan-sonrası düşüncesine temel teşkil eder.
Varlığın tek anlamlılığı, şeyleri (varlıkları) homojenleştirmez. Aksine; şeyler etkileyip etkilenme kudretleriyle gerçekliğin dokusunu biçimlendirirler. Bennett’in şey-kudreti dediği, şeylerin kendi var oluş tarzlarına paralel olarak gerçeklik üretme kapasitesidir. Bu farklılıkları yok eden değil tam aksine olumlayan bir bakıştır. Fark belirleyici bir kavramdır: Karşılaşmalarla (etkileyip etkilendikçe) şeyler; kendi içinde de sürekli farklılaşır; etkileyip etkilenme kudretleri değişir. Merkezi “öz” kavramı yerini “fark”a bırakır. Yeni materyalizm mekanik bir determinizme dayanmaz; gerçek gerçeklikten ibaret değildir; gerçekliğin edimselleştiremediği -fiiliyata geçmemiş, duyulur hissedilir olmamış- bir boyut vardır. Edimselliğin koşulu olan ve edimselliği sarmalayan, kabaca örtük potansiyeller: virtüeller… Henüz bir şey kesmemiş bir bıçak (edimselleşmemiş bıçak) virtüelleriyle beraber gene bıçaktır; o anda madende olmayan bir madenci gene virtüelleriyle madenci olmayı evde sofradayken de sürdürür. Gerçek; edimsel olan ve virtüel olanlarla beraberdir. Sadece edimsellik üzerinden bir nedensellikle açıklanamayacak bir varlığa gelme olgusu zuhur etme burada en kritik kavramdır. Özgürlük kavramı da bu zuhur etmeye dayanır. Şeyler, bu kendi kendine örgütlenmeden müteşekkildir. Gerçekliğin dokusu; virtüel kudretlerin edimselleşmesi ve edimselleşmenin yeni virtüel kudretler üretmesi ve şeylerin bu iki hareket arasında zuhur etmesi ile oluşur. Her tür gerçeklik; şeyler ve ilişkiler çokluğu içinde bunların kudretlerini birbiriyle etkileştiren düzenlemeler altında oluşur. Bir uçağın kalkışı; yakıta, uçağa, kuleye, internete, dizayna, üniversiteye, havaya, pilot eğitimlerine, mikroçiplere, yolculara, uçak kaldırma bilgisine, teknolojiye yapılan yatırma, toplumun bilimle olan ilişkisine ve daha binlerce şeye bağlıdır. Kalkışın faili kaptan pilot değildir; faillik bu ağa yayılmıştır. Doğa/ekosistem de onu oluşturan unsurlardan herhangi birinin (mesela insanın), hiçbir özel ayrıcalığa, ontolojik başkalığa sahip olmadığı korkunç büyüklükteki etkileşimler ağı ve serisi ile gerçeklik dokusu altında şeylerin kendi kendine örgütlenmesiyle üretilir.
Bu perspektiften bakınca insanı, bu silsile içinde doğanın kendi üzerine düşünme düğümleri olarak, tek başına fail olmasa da düşünme eyleminin gerçekleştiği yer olarak görebiliriz. Her şeyi kapsayan doğanın kendisi de düşünceyi bu ağ üzerinden sahiplenebilir. Doğaüstü de (herhangi bir “şey”den farksız olarak); düşünceleri işlemek, kavramları canlı tutup dönüştürmek, zenginleştirmek ve hatta yenileri yaratmak, düşüncenin sınırlarını genişletmek için zaman zaman doğanın nesnel varlık alanında rastlayamayacağımız varlıklar (mekanizmalar veya makineler) üretebildiği bir alan olarak ağın içinde ortaya çıkar. Biz de bu ay bu doğaüstü olgusu üzerine gidiyoruz. Tekinsizlik, doğaüstünün yörüngesinde kendiliğinden oluştuğundan; edebiyat evreninde “doğaüstü” kendisini en kolay korku türünün altında yerleştiriyor. Biz de Karasız Okur’a doğaüstü korku edebiyatını konuk edelim istedik.
1. Sonbahar Ülkesi - Ray Bradbury
a. “ …yılın hep son döneminin yaşandığı ülke. Tepelerin sisli, derelerin puslu olduğu; öğlenin çabucak geçtiği, gün doğumuyla gün batımının uzadığı ve gece yarılarının sürüp gittiği; büyük ölçüde güneşe bakmayan bodrumlardan, bodrum altlarından, kömürlerden, dolaplardan, tavan aralarından ve kilerlerden oluşan; halkı sonbahar halkı olan, yalnızca sonbahar düşüncelerine sahip oldukları; geceleri boş kaldırımlarda dolaşan insanlarının yağmur sesine benzediği… [Sonbahar Ülkesi]”
2. Yapraklar Evi – Mark Z. Danilewski
a. Açılış sayfası okura sesleniyor: Bu Sana Göre Değil
3. Hayvan Mezarlığı - Stephen King
a. “İnsan çıldırmamak için korunma önlemi olarak bildiği şeylerden bazılarını unutur, üstünü örterdi.”
4. Rosemary’nin Bebeği – Ira Levin
a. “Şimdiye kadar ağrı onun içindeydi, şimdiyse o ağrının içindeydi.”
5. Cthulhu’nun Çağrısı - Howard Phillips Lovecraft
a. “Ebediyetin bağrında uyuyan ölü değildir, Ama tuhaf çağlardan sonra ölüm bile ölebilir.”
b. 7 hikaye
6. Takas – Victor LaValle
a. “Tüm insanlar bir hikâyeler bütününden oluşur; birinin sizin hakkınızda yeni bir hikâye duymak istemesi güzel bir histir.”
b. “Edebiyat tanrıları Haruki Murakami ile Ralph Ellison’dan bir harman yapsalardı ortaya Victor LaValle çıkardı.” –Anthony Doerr
7. Yeşimin ve Gölgenin Tanrıları - Silvia Moreno Garcia
a. "Benimle buraya geldin çünkü ne yazık ki birbirimize bağlandık ve bizi bağlayan prangadan kurtulmak için bana ihtiyacın var."
8. İçerinin Haritası - Stephen Graham Jones
a. "Kalbim korku demek istediğim ancak artık umut olduğunu bildiğim bir şeyle göğüs kafesimi dövüyordu."
9. Uykulu Kuytu Söylencesi – Washington Irving
a. İç Savaş sonrası Amerikasında; Amerikan edebiyatının ilk hayalet öyküsü
b. “Tüm bunlar, yalnızca gecenin insanda uyandırdığı korkular, zihnin karanlığı içinde gezinen hayaletlerdi.”
c. “Tüm bunlar, yalnızca gecenin insanda uyandırdığı korkular, zihnin karanlığı içinde gezinen hayaletlerdi.”
10. Halka – Koci Suzuki
a. “Dünyada hala modern bilimlerin gücünün yetmediği olgular var olabilir. Bu tehlike söz konusu olduğu sürece akıl ne kadar güçlü işlerse işlesin, vücut reddediverir.”
11. Otranto Şatosu – Horace Walpole
a. Ortaçağ Avrupsı ve dehşeti bir lanetli şatoda birleştiren; ilk gotik roman – 1764
b. “Kötü bir dünyada yaşıyoruz ,onu terk ederken pişmanlık duymamı gerektirecek herhangi bir neden de göremiyorum.”
12. Carmilla – J. Sheridan Le Fanu
a. “Beni severek, benimle ölüme gelmelisin yahut benden nefret etsen de, ölümde ve sonrasında benden nefret ederek gel benimle. Benim duygusuz tabiatımda kayıtsızlık diye bir kelime yoktur.”
13. Dracula'nın Konuğu ve Diğer Tuhaf Öyküler – Bram Stoker
a. “’Pekala,’ dedi psikiyatr, not defterinin üzerinden bakarak, ‘Ölü olduğunuzu ilk ne zaman anladınız?’ ‘Ölü değil,’ dedi benzi atmış, kara giysili adam. ‘Ölümsüz. Ölü olsaydım, durumum iyi olurdu. Sorun da bu. Ölemiyorum.’ ‘Neden?’ ‘Çünkü yaşamıyorum.’”
14. Lanetli – Chuck Palahniuk
a. “Hepsini hatırlamasam bile en azından ne kadarını unutmuş olduğumu fark ettim, ya da ne kadarını bastırdığımı.”
15. Koralin – Neil Gaiman
a. “Ben istediğim her şeyi istemiyorum. Kimse istemez. Hayır. İstediğim her şeyi, öylesine elde etsem nesi eğlenceli olurdu ki? Hiçbir anlamı olmazdı. Ya sonra ne olurdu?”
16. Hayalet Hikayesi - Peter Straub
a. “Her hayalet hikayesinin kalbinde bir mutsuzluk gizlidir.”
17. Grotesk – Natsuo Kirino
a. “Ama ya spermle yumurta birleştiğinde, birbirlerine düşmansalar? Yarattıkları varlık beklenmedik ve sonuçta da anormal olmaz mıydı? Diğer yandan, birbirlerine büyük sevgi duyuyorlarsa, ürünleri de onlardan daha muhteşem olmaz mıydı?”
18. Tepedeki Ev – Shirley Jackson
a. "Korku mantığını terkidir, mantıklı süreçlerden isteyerek feragat edilmesidir. Ya ona teslim oluruz ya da onunla mücadele ederiz, ama ikisinin ortası yoktur."
19. Slade Köşkü – David Mitchell
a. "İnsanlar birer maske, altlarından başka maske çıkıyor, onun altından başka maske, böyle böyle gidiyor. "
20. Cehennem Evi – Richard Matheson
a. “Kötülüklerin en rezili, masumları yoldan çıkarmaktır.”
21. Dokudünya – Clive Baker
a. “Hayal edilen asla yitirilmez.”
22. Midwich’in Guguk Kuşları – John Wyndham
a. "Şahinden korkuyor diye güvercine korkak denemez. Yalnızca, akıllılık ettiği söylenebilir,"
23. Şe7t4n – Joe Hill
a. “Mutluluk eczacıların icat edebileceği her türlü ilaçtan daha yararlıdır."
Bonus
24. Edebiyatta Doğaüstü Korku – Howard Phillips Lovecraft