Edebiyatta Makineler ve Deleuze-Guattari’nin Arzu Makineleri
Sokrates ve Platon’a kök salıp Descartes, ardından Freud ve Lacan’a ulaşan gelenek arzuyu iştahla yan yana getirip bir yoksunluk olarak görür. Böylelikle de arzuyu olumsuzlar. Bunun karşısında köklerini Epikuros’ta bulabileceğimiz Spinoza, Nietzsche ve sonunda Deleuze-Guattari’ye ulaşan çizgi ise arzuyu varlığını sürdürme çabası ve üretimle ilişkilendirerek olumlamaktadır. Arzuyu yaşam enerjisi, sevinç ve güç istenciyle ilişkilendirir. (Freudcu-Lacancı) Psikanalitik çözümlemede yoksunluk olarak görülen arzunun bilinçdışında izi sürülürken, Deleuze-Guattari’nin şizoanalizi yoksunluk ön kabulünü reddeder ve bilinçdışındaki arzunun yeni bağlantılar kurarak üretime ve yaratıma geçişinin, akışın olanakları üzerine kuruludur.
Şizoanaliz, aşkınsal düşünme biçimine dayanan Ödipus kompleksi ve bu kompleksi temel alan Freudcu psikanalize bir itirazdır. Freudyen psikanaliz, bir kişinin mevcut davranışlarının ve zihinsel süreçlerinin büyük oranda belirleyicisinin çocukluk yaşantıları olduğunu temel argüman olarak ortaya koyar. Bu bakışa göre; her birey, yaşamının ilk yıllarındaki nesne ilişkileri ve temel fantezilerinin bir birleşimi ile bir çekirdek kurar ve bundan sonraki düşünceleri ve deneyimleri bununla bağlantılıdır. Psikanalizdeki ödipal yapı yaşamı üretim üzerinden dönüştürmek yerine, onu aşkınsal bir boyuttan olumsuzlar. Dönemin normlarına göre sapkınlar tanımlayarak, norm içine dönüşle ilgilenir ve kabaca sıradanlaşmayı iyileşme olarak görür. Bu haliyle mevcut yapının sürekliliğini dolaylı olarak destekler yeniliği-özgünlüğü olumsuzlamaya, hastalık olarak yaftalamaya meyillidir. Buna karşılık, Deleuze ve Guattari’nin şizoanalitik makinesinin iki temel hedefi vardır: Birincisi bilinçdışının ödipal yapısını yıkmak, ikincisi arzuyu üretici, kışkırtıcı bir bilinçdışı sürecine katmaktır. Şizoanaliz, ödipal bilinçdışını akış-oluş düzleminde şizoid bilinçdışına yani bir arzu makinesine dönüştürür. Psikanalizin aksine arzu makineleri, farklılıkları çoğaltmayı sağlar, aynılıklar değil çokluklar üretir; özdeşlik, benzerlik, zıtlık ve analojiler üzerinden kurulan kısır ve aynılaştırıcı düşünme pratiklerini ayıklar.
Bu yeni bilinçdışı kurulumu ve zihin yapısı altında arzu makineleri sosyal makinelerin içinde onların işlevlerine göre bağlantılar üretir. Deleuze ve Guattari’nin arzu makinesi mekanik bir işleyişe sahip değildir; makine terimi şizoid bilinçdışının, Freudcu yaklaşımın kurduğu öz benzeri bir öze dayanmadan sürekli bir üretimde, akışta olmasından dolayı seçilmiştir. Deleuze kapitalizmi de bir arzu üretme makinesi olarak tartışır ve eleştirir. Kendi sürekliliğine uygun arzuları üreterek bilinçdışını bir “kurulu özne” oluşturacak şekilde örgütlemeye çalışır. Deleuze ve Guattari’ye göre arzu üretimdir; yani, üretim arzunun içkin ilkesidir. Tüketim de arzuya dayandığı için bir üretimdir. Kapitalist makine arzu üretir, ancak kapitalizmin amaçladığı kurulu öznelikten sakınmak da bir arzunun üretimine dayanır.
Bu ayın dosya konusu edebiyatta makineler olunca, Deleuze ve Guattari’nin arzu makinelerinden yani “biz”den söze başlayalım istedik. Bizdeki makine üzerine tartışmadan yola çıkmayalım dedik. Oradan yazarların arzu makinelerinin üretimleri olan edebiyattaki makinelere geçtik ve bu makineler etrafında dolaşacak da bir Kararsız Okur hazırladık. Herkes artık kendi makinesini seçsin, kursun, üretsin artık.
1. Zeplin – Karin Tidbeck
a. Zeplin ve buhar makinesi
b. “Bu muğlak sınırları aşma duygusu, Zeplin’de bütün öykülerde görülebiliyor; bu öyküler halk hikayelerinden fantazyaya, büyülü gerçekliğe, bilimkurguya ve ‘Pyret’te, hayali bir yaratığın Borgesvari taksonomisine kadar uzanıyor.” -Elizabeth Hand ABD’li Bilimkurgu fantazya yazarı
c. “Doktor Franz Hiller bir Zeplin’e aşık oldu. Berlin’de modern çağın harikalarının sergilendiği bir fuarı dolaşıyordu: otomobiller, pervaneli uçaklar, mekanik uşaklar, fark makineleri ve gelecekte insanlığa eşlik edecek diğer şeyler. … kordonun yanındaki küçük tabelaya göre (zeplinin) adı Betarice’ti.”
2. Alev Püskürtenler – Rachel Kusher
a. Motosiklet
b. “"(...)Doğal erdemlere kimin sahip olduğunun bir önemi var mıydı? Hayır. İnsanlar iyi ve kötü vasıfların bir toplamıydı ve bunları ayıkladığını iddia etmek insanın karmaşıklığı da bir hakaretti. Fakat Sandro, bir yandan da anlıyordu ki, insanlar kendi çelişkilerine göz yumarken başkalarınınkine pek tahammül edemiyorlardı. Kendinize karşı kuşkulu olmanızda, bir melek olmadığınızı bilmenizde bir sakınca yoktu ama başkaları derli toplu bir şekilde iyiye ve kötüye ayrılmazsa olmuyordu(...)"
3. Ceza Sömürgesi – Franz Kafka
a. Savunması alınmaksızın mahkûm kılınmış insanları bürokratik bir katılıkla cezalandırma makinesi
b. “Kaç güneş battı o gecede bilmiyorum. Ama bir daha hiç sabah olmayacak gibiydi. Bir söz, kaç güneş batırır, o zaman öğrendim”
4. Zaman Makinesi – H. G. Wells
a. “Güç ihtiyaçtan doğar; güvenlik ise güçsüzlüğe sebep olur.”
b. "Değişimin ve değişime gereksinimin olmadığı yerde akıl da yoktur."
5. Benim Gibi Makineler – Ian McEwan
a. 2. Dünya Savaşı’nın kod kırma kahramanı, bilgisayarın babası Alan Turing’in yapay zeka görüşünden esinlenen dayanan ilk insansılar/yapay zeka makineleri (insanı insan yapan nedir?)
b. “Schopenhauer'in hür irade hakkında söylediği gibi, neyi arzularsan onu seçebilirsin, ama arzularını seçmekte özgür değilsindir.”
6. Perdido Sokağı İstasyonu – China Mieville
a. Steampunk* makineler
i. *steampunk: buhar çağı teknolojisinin muhayyel versiyonlarının bulunduğu fantastik-bilim kurgusal ortam
b. “Ardında, gökyüzü bir anda kalabalıklaştı: Uzakta uğuldayan bir zeplin, bunun etrafında yalpalayan minik noktacıklar gördü. Arkadan, bir balinanın etrafında oynaşan yunuslar gibi kanatlı şekiller geliyordu. Hepsinin önünde de bir tren, Yeni Crobuzon'un merkezine, şehrin liflerinin pıhtılaştığı, milislerin hava raylarının Ekser binasından bir örümcek ağı gibi dağıldığı o mimari dokunun bağlantı noktasına gidiyordu.”
7. Lizbon’a Gece Treni – Pascal Mercier
a. Tren
b. “Hayatımızın gerçekten yönetmeni rastlantıdır: Gaddar, acımasız ve büyüleyici bir cazibesi olan bir yönetmen.”
8. Yolda - Jack Kerouac
a. İçten yanmalı motor
b. “Her şey çok güzel giderken, çok güzele odaklanıp, her şeyin gittiğini fark edememiştik.”
9. Madde 22 – Joseph Heller
a. Uçak
b. Roman 1943’te bir İtalyan adasında konuşlanmış ABD hava kuvvetleri filosunda geçer. O zamanki koşullarda uçmak delilikti. Madde 22’ye göre; akıl sağlığını kaybedenler, uçmak zorunda değillerdi. Pilotların uçmak istemeleri akıl sağlıklarını kaybettiklerine delalet edecekti ve bu durumda uçmak zorunda değillerdi. Ama bu taleplerini ilettiklerinde, uçmak istemedikleri ortaya çıkacaktı ve bu onların akılları başlarında olduklarını kanıtlayacaktı. Böylelikle, akıl sağlığı yerinde olmayanların uçma zorunluğunu ortadan kaldıran maddeden muaf olacaklardı. Yani, pilotlar her durumda uçuyordu.
10. Otostopçunun Galaksi Rehberi – Douglas Adams
a. Uzay mekiği
b. “…dediğim gibi, ben burada yeniyim. Hayat benim için tam anlamıyla yabancı. Anlatsana neye benziyor?”
11. Tesla’nın Gizli Makinesi- Rob Dircks
a. Nikola Tesla’nın (sözde) paralel evrenler arası yolculuğu sağlayan makinesi
b. “Tesla dünyayı aydınlatmak istiyordu, karanlığa boğmak değil.”
12. Kan Kırmızı Karlar – Günther K. Koschorrek
a. Stalingrad'ta bir Alman makineli tüfek nişancısının anıları
b. “Bir asker için savaş aynı zamanda ölüm anlamına gelir ve ölümü görmeksizin savaşı anmak, tıpkı alevler içinde yanan bir evin içinde olmaksızın o ev hakkında konuşmaya benzer.”
13. Satranç Makinesi – Robert Löhr
a. Kralların oyununda herkesi yenebilecek beceriye sahip Satranç Makinesi “Türk”.
b. “"Nedir bu konuşan makine merakı?" diye sordu Maria Theresia. "İzin ver, zaten bu dünyada insanlar gereğinden fazla konuşuyor, neden bir de makineler konuşmayı öğrensinler? Susma makineleri, işte bunu isterdim. Düşünenler, asıl bunlar lazım bize..."
c. "Bize inanacaklar mı?" diye sordu Tibor son kez. "Mundus vult decipi" dedi Kempelen. "Dünya aldatılmak ister. İnanacaklar, çünkü inanmak istiyorlar."
14. Ölümlü Makineler – Stanislaw Lem
a. “demir melekler” robotlar
b. “Ölümlü Makineler’e güneşi de gölgeyi de katmaya çalıştım. Lem çok eğlencelidir, ama bir öyküyü hüzünlü bir tonda anlatmasını da bilir.” – Kitaptaki öyküleri derleyen Michael Kandel
c. “Soylu bir alçaklıktı benimki ve özgürlüğüm beni doğrudan emredileni değil, yaratıldığımda bizzat istediğim şeyi yapmaya zorluyordu.”
15. Kitab-ül Hiyel – İhsan Oktay Anar
a. Yafes Çelebi, Calud ve Lalezar Necef Bey'den Angilidis Efendi'ye, Samur ve Yağmur Çelebiler'den Uzun İhsan Efendi'ye bir sürü mucit, hiyelkar, aktarıcı…
b. "Oysa zayıflık denen şey hayat, iktidar ise ölüm değil miydi?"
16. Panama Terzisi – John le Carre
a. Dikiş makinesi
17. Daktilodaki Parmak – Agatha Christie
a. Daktilo
b. “Sahte anlayış havası içinde teselli edilmek insanın en çok gücüne giden davranışlardan biri.”
18. Bisiklet Hırsızı – Vittorio De Sica
a. Bisiklet
b. Sinemanın mihenk taşlarından filmin senaryosu… İtalyan yeni-gerçekçiliğinin en önemli filmlerinden Bisiklet Hırsızı, dolayısıyla bugünün Avrupa sanat sinemasının ilk fazı Fransız yeni dalgasının da dedesi olur.
19. Berberlerin Pikniği – Felicitas Hoppe
a. Tıraş makinesi
b. 20 tuhaf, absürt, acımasız öykü
20. Kameralı Katil – Thomas Glavinic
a. Kamera
Bonus:
21. Leonardo’nun Makineleri – Domenico Laurenza
a. Leonardo’nun mekanik buluşlarından 30’dan fazlası daha önce hiç yapılmamış bir sanat çalışması seti şeklinde bir araya getirilmiş.
22. Cezeri’nin Olağanüstü Makineleri – Durmuş Çalışkan
a. 1206’da, Diyarbakır Artuklu Sarayı’nda yazıldı: Kitab’ül Hiyel.
b. “Krank mili uygulaması Cezeri'den önce görülmediği gibi Cezeri'den 300 yıl sonra Batı Avrupa'da ilk defa Leonardo Da Vinci'de görülmüştür.”
23. Makine Olmak – Mark O. Connell
a. Mütevazı sorunumuz ölümlülük
b. İnsandan makineye doğru hareket: insanın biyolojik sınırlarına saldıran akım transhümanizm.
24. Bin Makine – Gerald Raunig
a. Toplumsal Hareket Olarak Makinenin Kısa Felsefesi
Arzu Makinesi:
25. Anti-Ödipus – Gilles Deleuze ve Felix Guattari
a. Deleuze ve Guattari, zihinsel yarılma olarak kullanılagelen şizo kavramını, yaratıcı düşünme anlamında yeniden oluştururlar. Kurdukları şizoanaliz; Nietzscheci güç istenci, Spinozacı arzu ve Bergsoncu oluş ile yaşamın akışına girer.
b. Çokluk üreten şizo için bir başka yol daha vardır, iki seçim yerine çoklu seçim üretirler ve böylece sınırı yoktur. O yalnızca sürekli olarak kendini kendi köklerinden kopararak var olur. Şizoanaliz, bilinçdışının farklı çokluklarla bağlantı kurmasını sağlayarak, bilinçdışının arzu makinesini üretir. Sabit bir anlamı olmayan bilinçdışı, işlevsel olan bağlantılarla arzu makineleri oluşturur. Arzu makineleri, anlamı ifade eden ve temsil eden olmayıp üretici olandır.
sabitfikir Mayıs 2022, Kararsız Okur-idefix