Gerçek Hareket, Gerçek Zaman; Bergson ve Tanpınar
Bu ay dergimizin ana teması Tanpınar Edebiyatı olunca; Tanpınar’ın edebiyatını kuvvetli fikri tartışmalara açtığı kapılardan “zaman” mevhumunu Kararsız Okur’a bir kez daha taşıyıp tartışalım ve zamanı kuvvetle tartışan kitapları toplayalım istedik. Tanpınar, zamana bakarken Bergsoncu bir yaklaşımı benimser: Geçmiş, şimdi ve geleceğin bir arada ele alındığı bütüncül bir zaman anlayışının gerekliliğini savunur. Bu bakışa göre; an’ın hafızayla ilişkisi vardır; geçmiş mühürlü bir “olmuş olan” değildir; an ile ve gelecek tezahürüyle ilişkide olarak canlıdır. Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nde hafızayla, geçmişle ve gelenekle bağını tamamen koparan bir modernleşme anlayışını ürettiği absürtlüklerle yerer, böylesi bir modernitenin sebep olduğunu düşündüğü zaman algısındaki devamsızlığı sorunsallaştırır. Bellek, bilinç, varlık, hakikat ve hareket gibi kavramlara ulaşmanın yolunu zaman kavramı üzerine düşünmekten geçti kanısındadır. Eleştirdiği modernite zamanı; ana ve şimdi kesitine indirger; bu ürettiği soyut ve üretken olmayan harcanabilir zamanı; çalışma, verimlilik artışı ve araçsallaştırmanın koşulu olarak elinde tutmaya çalışır.
Modernite zamana mekan gibi davranır, onu sanki arsaymışçasına bölmekten çekinmez ve anı geçmişten soyutlamakta beis görmez. Bergson, hareketi nesnelerin mekanda yer değiştirmesi olarak görmez, hareket bütünü ilgilendirir: gerçek hareket değişmeden ziyade dönüşümdür ve gerçek-zaman (durée/süre) ile ilişkilidir. Hareket, mekanda yer değiştirmenin ötesinde niteliksel bir değişimin – bütünde bir değişimin oluşmasına neden olur. Bergson’a göre her şey titreşimseldir -birbirleriyle ilişkidedir- “ilişkilerin bütünü” olarak durée ve durée’nin ifadesi olarak hareket vardır. İlişkiler sayesinde – titreşimlerin birbirine bağlı olması ile – bütün kendisini hareket ile dönüştürür ve nitelik bakımından değişir.
Hareket, algılanabilir çevresindeki nesneleri (canlı-cansız, zihinsel-nesnel…), değişim halindeki bütün ile ilişkilendirir ve bunun tam tersini de yapar: Hareket ile bütün kendisini nesnelere böler ve nesneler bütünde yeniden birleşir. Pencereden dışarı bakalım; bir çalının yanında bir kız bir kediyi besliyor olsun. Kedi mamasını yiyor, kız kediyi seviyor, çalılar rüzgarda sallanıyorlar… Mekanda cisimler yer değiştiriyor; kedi mamaya gidiyor, kız kediye eğiliyor, yapraklar sallanıyorlar. Ancak bu esnada kız-kedi-çalı başkalaşıyor; aralarındaki ilişkilerin dönüşümüne de tanıklık ediyoruz. Zamansal akış niteliksel dönüşüme karşılık geliyor; kedi uykudan beslenmeye geçiyor ve doydukça tokluk hissiyle başkalaşıyor; kız kediyi okşadıkça içinde sevgi yükseliyor, ilgisi kediye yöneliyor. Belki az önce düşündüğü ödevinden kopuyor, zihinsel durumu dönüşüyor. Etkilerin bazısı görünür bazısı görünmez olsa da açık bütün’de niteliksel dönüşümler gerçekleşiyor. Kız-kedi-çalı-mama durée’nin (süre, gerçek zaman-mekan) edimselleşmesi olarak karşımızda duruyor. Zaman’ı bölmeye kalkarsak, hareketi bölmeye kalkışmış oluruz; bu hareketin bütünü mekan gibi bölünürse, bir niteliksel değişim olacağından bu hata bizi gerçek hareketten kopartacak, durağanlığa ve bir soyut zamana ve sonunda bir yanılsamaya götürecektir. Bergson ve Tanpınar zamanın ve ona bağlı hareketin bölünmezliğinin bilincindedirler.
Ne içindeyim zamanın,
Ne de büsbütün dışında;
Yekpare, geniş bir ânın
Parçalanmaz akışında.
1. Kayıp Zamanın İzinde – Marcel Proust
a. “Alışkanlık, ama o olmasa, kendi imkanlarıyla sınırlı kalan zihnimizin bize içinde yaşanabilecek bir barınak sunamayacağı için, her şeye rağmen bulduğu zaman sevindiği, o becerikli ama ağırkanlı düzenleyici!”
2. Saatleri Ayarlama Enstitüsü – Ahmet Hamdi Tanpınar
a. “Hiç tanımadığım cinsten bir korku içime yerleşmişti. Her saniye, biraz sonra olacak bir şeyden korkuyordum.”
3. Yüzyıllık Yalnızlık – Gabriel Garcia Marquez
a. "Bir dakikalık uzlaşma, ömür boyu arkadaşlıktan daha değerlidir."
4. Yakın – Octavia Butler
a. "İnsanı kadın doğurur, günleri sayılı ve sıkıntı doludur. Çiçek gibi açıp solar, gölge gibi gelip geçer..."
5. Ve İşte Zaman Savaşını Böyle Kaybedersin – Max Gladstone ve Amal El-Mohtar
a. “Rüyamda seni görüyorum. Zihnimde, fiziksel, kişisel, süngerimsi zihnimde, diğer herhangi bir dünya veya zamandan daha çok seni tutuyorum.”
6. En Mavi Göz – Toni Morrison
a. “Kapı dışarı edilmekle sokakta kalmak arasındaki bir fark vardır. İnsan kapı dışarı edilmişse, başka bir yere gidebilir; sokakta kalmışsa gidecek yeri yoktur. Aradaki ayrım ince ve netti.”
7. Büyülü Dağ – Thomas Mann
a. “Dünyadaki bu ölüm şenliğinden ve yağmurlu akşam gökyüzünü kızgın alevlere boğan bu çirkin ateşten de günün birinde sevgi doğar mı dersin?”
8. Beton Bahçe – Ian McEwan
a. “Bütün zaman duygumu kaybettim. Sanki hep böyleymiş gibi geliyor.”
9. Taşrada Bir Ay – J.L Carr
a. “İnsanlar göçer, yaşlanır, ölür ve her köşe başında bir başka güzellikle karşılaşmaya duyulan o aydınlık inanç söner, tükenir. Ya şimdi ya da hiçbir zaman; mutluluğu ancak havada uçuşurken yakalayabiliriz yakalayacaksak...”
10. Güz – Ali Smith
a. “İnsanın kendi benliğinin eskici dükkanında hiç mi kaçış yok?”
11. Yılan ve Zambak – Nikos Kazancakis
a. “Ormanlara gittim koca gölgeliklerin altına uzanayım diye, ötelere toprak anayı kucaklayayım ve unutayım diye. Üstümde koca ağaçlar, karşımda dağlar boğuyorlardı benliğimi, hiçleştiriyorlardı acımı ve sevincimi. Benim de bütün bu ormanın bir parçası olduğumu derinden duymaya başladım, düşünüp yürüyen, dalları çıkan, yapraklarını döken ve ölen bir ağaç gövdesi... “
12. Gece Yarısı Kütüphanesi - Matt Haig
a. "Hiçbirimiz dünkü insan değiliz."
13. Son Çağrı – Tim Powers
a. “Bir kara film kadar heyecanlı.” Tom Robbins
14. Zaman Yolcusunun Karısı - Audrey Niffenegger
a. "Gerçeklik bazen bir hayli gerçek dışı olabilir..."
15. Filigree Sokağı’nın Saatçisi - Natasha Pulley
a. “Bilim bir insanın hayatını kurtarabilir ama hayal gücü o hayatı yaşanmaya değer kılar.”
16. Karanlık Madde – Blake Crouch
a. “Her şey altüst olana kadar sahip olduklarımızın kıymetini, ne kadar hassas ve kusursuz bir dengeye bağlı olduklarını bilemeyiz.”
17. Zaman Makinesi – H.G. Wells
a. “Gerçeğin yalnızca yarısını görebildiğimi ya da gerçeği yalnızca bir yanıyla görür gibi olduğumu anlayacaktım!”
18. Zamanda Kıvrılma - Madeleine L'Engle
a. “İyi bir insanı, onurlu olanı yapmaktan hiçbir şey alıkoyamaz.”
19. Yabancı – Diana Gibaldon
a. "Beni bırakıp gittiğin zaman, ayak seslerini yok olana kadar dinledim. Artık onu düşünmeye başlayabilirim, dedim."
20. Casus - Joseph Conrad
a. “Dilini tutmak konusunda hiçbir şey, ölümün sonsuz suskunluğuyla boy ölçüşemez.”
Kurgu-dışı:
21. Madde ve Bellek – Henri Bergson
a. “[geçmiş] kendini kendinde, otomatik olarak muhafaza eder.”
b. “Tin, maddeden algıları ödünç alır ve besinini bu algılardan çıkartır ve onlara hareket biçiminde geri verir; bu hareketleri özgürlüğüyle damgalar.”
22. Varlık ve Zaman – Martin Heidegger
a. Heidegger, Batı felsefesinde varlık sorusunun unutulduğunu düşünür. Varlık sorusunu sormaya yönelen, kendi varoluşunun sonluluğu üzerinden bütün bir Varlık hakkında kurucu bir kaygı (Angst) duyabilen varolan insanın, dünya içindeki varoluşunu (Dasein) inceler. Zamansallık ve zamansallığın ontolojik belirlenimleriyle ilgilenir.
23. Varlık ve Zaman: Bir Okuma Rehberi – Kaan Ökten
24. Sinema I-II: Hareket-İmge/ Zaman-İmge – Gilles Deleuze
a. “Beden asla şimdiki zamanda değildir; önceyi ve sonrayı, yorgunluğu, bekleyişi içerir.”
25. Husserl Fenomenolojisinde Zaman Algı Bellek – Sanem Yazıcıoğlu
a. "Gerçekten de Husserl'in eklediği gibi, hepimiz bir yanıyla zamanın ne olduğunu biliriz, ancak bu kadarı bizim, ne nesnel olan zaman ile öznel olan zaman bilinci arasındaki ilişkiyi, ne de zamansal nesnelliğin ve bireysel nesnelliğin nasıl olup da öznel zaman bilincinde kurulduğunu açıklamamız için yeterlidir; bunlar ‘büyük karışıklıkların yaşandığı konulardır’"
26. İtiraflar – Agustinus
a. “Nedir gerçekten zaman? Eğer hiç kimse bana sormazsa ne olduğunu biliyorum; ama bir soran olur da açıklamaya kalkarsam, bilmiyorum.”
27. Zaman Felsefesinin Kısa Tarihi - Adrian Bardon
a. “Geçmiş ile gelecek arasındaki fark, hafızayla beklenti arasındaki farktır.”
28. Zaman ve Anlatı: zaman olayörgüsü üçlü mimesis - Paul Ricœur
a. “Eylemi taklit etmek ya da temsil etmek, her şeyden önce, insan eyleminin kendi anlamsal yapısı, kendi simgeselliği ve kendi zamansallığı içinde ne olduğunu önceden kavramak demektir. Olayörgüleştirme ve buna bağlı olarak da metinsel ve yazınsal mimesis düzeni şairde [anlatıda] ve okurunda ortak olarak bulunan bir ön-kavrayış üstünde kurulur.”
29. Zamanın Coğrafyası – Robert Levine
a. “Her kültürün kendine ait bir dizi benzersiz zamansal parmak izi mevcuttur. Bir halkı tanımak onun içinde yaşadığı zamansal değerleri bilmektir.”
30. Beynimiz Zaman Makinası – Dean Buonomano
a. “Şimdiki zaman, artık var olmayan bir geçmiş ile henüz gerçekleşmemiş ucu açık bir gelecek arasındaki arayüzdür.”