Edebiyat ile Tiyatro Arasındaki Beslenme Kanalları
Tiyatro; onca dinamizmine, kalabalıklığına, kolektifliğine ve birden çok duyuya seslenen heyecanının yarattığı enerjisine rağmen sonunda edebiyata ve edebiyatın daha dingin, yalnız ve bireysel yaratımına tarih boyu ihtiyaç duymuş. Tüm sanat dalları, en azından sanatçıların içinde bulunduğu toplumları, yaşam alanlarını ya da rüzgarları dönüştürerek birbirlerini bir kapalı devre sistemin parçası olarak etkiliyorlar; edebiyat ile tiyatro özeline inildiğinde etkileşimi sağlayan besleme kanalının daha dolaysız ve daha kalın olduğu ve kanalın debisinin daha yüksek olduğu aşikar.
İşte bu ay bu ilişki üzerinden kararsız okurun kafasını temizleyelim dedik ve tiyatrodaki edebiyat uyarlamalarının yanı sıra tiyatro eseri olarak yazılmış olmasına rağmen okunması edebi tatmin sağlayan eserleri de kapsayan bir seçki oluşturmaya çalıştık. Edebiyat-tiyatro geçirgenliğin yüksek olduğu bir alan olduğundan kendisini iki tarafta birden gören eserleri ve bu ilişkinin kıyısında durmayı seçen ustaları tarihsel bir perspektife oturttuk.
Shakespeare’e yazdıran adam - Burbage
Genelevin tam karşısındaki Globe tiyatrosunun sıkışık düzende yerleştirilmiş iskemleleri genelevden çıkan müşteriler içindi. İki kanatta bulunan localara girebilmek içinse o dönemin sosyal piramidinde iki üç basamak yukarıya ait olmak gerekiyordu. Sahnenin neredeyse içine, kıyısına yerleştirilmiş koltuklar ise bir servet değerindeydi. Sadece Shakespeare'in adıyla anılan Globe Tiyatrosu değil, Londra'daki tüm tiyatrolar benzer profildeydi. Shakespeare bir tiyatrodaki ilk işi kapıya yanaşan atları bağlamaktı. Sonraları kendini içeriye atabildi. Shakespeare, aktörlük kariyeri devam ederken o dönemde yaşanan oyun kıtlığını gördü ve oyunlar yazmaya başladı. Sonunda kendi kumpanyasını kurdu.
Richard Burbage – Shakespeare’in birçok eserinin sebebi mevcudiyeti bu beyefendidir. Burbage, Shakespeare’in jönüydü ve yıllar geçip Burbage artık mevcut oyundaki rölü için yaşlandığında Shakespeare aktörü değiştirmek yerine oyunu değiştirdi ve Burbage'ın yaşına uyacak yeni oyunlar yazdı.
Shakespeare oyunlarındaki erkek başrol karakterlerinin tercih edilen yaş aralıkları şöyledir:
Romeo ve Juliet’te 16-25 yaşlar arası
Hamlet’te 20-30 yaşlarında
Othello’da 30’larında,
Kral Lear’da 40’larında
Fırtına’da 50’lerine.
Sahaf sahaf define avı
Anton Çehov 17 yaşındayken ailesi, borçları sebebiyle Çehov’un büyüdüğü evi kaybederler. Aile evi boşaltırken, evin yen sahibi Çehov’un yeğeninine ders vermesi karşılığında kalabileceğini söylr. Ailenin geri kalanı kaçar, Çehov kalır ve “Öksüzlük (Platonov)” isimli oyununu yazar.
44 yaşına ulaşamadan tüberkülozdan ölen Anton Çehov ardında 6 büyük oyun bırakır: Vanya Dayı, Vişne Bahçesi, Üç Kız Kardeş, Martı, İvanov, Bir Evlenme Teklifi.
Bu 6 oyunun başkarakterlerinin hepsi Öksüzlük’ten çıkmadır. 17 yaşındaki Çehov’un bu piyesi sonraki tüm oyunlarına analık yapmıştır. Öksüzlük Türkçe’ye çevrildi (çev. Huraman Nevruzova) ancak baskısı tükendi. Çehov’un tüm karakterlerinin ham halini hep beraber görmek için sahaf sahaf gezmeye değer.
Etki Haritaları:
Sanatsal ve kültürel miras, yeri geldiğine uygun yerinden kesip içine baktığımız akışkan bilgi ağları değil; insanlığın tüm geçmişine uzanıp, üretilen fikirler ve uygulamalar içinde en değerlileri - ve bazen en kullanışlıları- seçe seçe büyüyen birikimler. İnsanlık çekirdeğinin üstüne yapıştırdıklarına zaman içinde hareket kabiliyeti kazandıran zaman makineleri. Her yeni yaratımın hamurunda bu miraslardan süzülenler var. "Yeni" ve "çağdaş" eserler bugün doğarken aynı zamanda geçmişten biriken yığının üstüne bir yeni taş koyarak geleceğe uzanıyorlar.
Oyun yazarları bu anlamda geçmişten geleceğe uzanırken birbirlerini beslemişler. Tarih boyu sanatçılar temellerine ustalardan gördüklerinden bir şeyler süzüp yerleştirmişler - taa ki kendileri de ustalar kategorisine erişip, artık başkaları onlardan öğrendiklerini kendi temellerine yerleştirene kadar. Bazen de dönemdaşlar birbirlerini beslemişler - tıpkı bir dönem Picasso ile Braque'ın yaptığı gibi.
Etki haritalarını oluştururken, etkilenme kanallarını görselleştirip, okurlara tarih boyu içinde yürüyebilecekleri koridorlar açmak istedim. Karmaşayı engellemek ve koridorların her birini görünür kılmak adına tek bir devasa haritada tüm bağlantıları göstermek yerine tarihsel bir ayrıma giderek dört ayrı ısırılabilir boyutta harita oluşturdum.
Not:
- Her görselde, kimlerden etkilendiğini göstermek istediğim döneme ait yazarlara haleler verdim. (işaretledim)
- Okların yönünü de etkileyenden -> etkilenene olacak şekilde belirledim.
Kitaplar, Yazarlar ve Bilgi Balonları – "Uncut" sürüm
Antik Dönem: “Trajedi, ciddi ve acı bir olaya öykünmedir. Konu ve dil, büyüklük yücelik soyluluk taşımaktadır ve eser kendi içinde bir bütündür. (...) [İyi trajedilerde] Acıma uyandıran veya korku veren olaylar duygu arınması (katarsis-boşalma) yaratmayı başarmaktadır.” - Poetika, Aristoteles
Medea: Lazların kralı Aites’in Güneş Soylu kızı, büyük büyücü Medea; anaerkil doğulu bir kültürün temsilcisi olarak Antik Yunan’da barbar olarak görülmüş ve zamanla, sevdikleri için pek çok acıya katlanan kadın rolünden, çocuk katili bir cadıya evrilmiştir.
Ortaçağ Tiyatrosu: İzleyicilerin oyunlara aktif olarak katıldıkları, “İnanan İnsan” dünyasına dair ortaçağ tiyatrosunun tipik örneği iki eser.
Comedia dell’Arte: Komedi sanatının kilometre taşı, eğlendirici ve aydınlatıcı halk tiyatrosundan oyun örnekleri ve tiplemeler
Miguel de Cervantes: Karakterine kendilerini anlatma fırsatını ilk kez veren, modern romanın öncüsü…
Lope de Vega: Komedya ile tragedyayı birleştiren Lope de Vega’nın tiyatroda halkın beğenisinin esas alınması gerektiğini öne sürdüğü eseri
Pariste Katliam: Shakespeare üzerinde en çok etki bırakan yazarlardan Marlowe’un son oyunu
Faust: Goethe'nin neredeyse tüm yaşamı boyunca yazarak tamamladığı başyapıtı
Mihail Bulgakov: Rolling Stones'un Sympathy for the Devil ve Pearl Jam'in Pilate şarkıları Bulgakov'un eserlerinden ilham bulmuşlar.
Friedrich Schiller: Schiller'in Neşeye Övgü isimli şiiri Beethoven'ın 9. senfonisine ilham olmuştur ve senfoninin sonu koroyla beraber Neşeye övgü ile biter
Alexandre Dumas fils: Dumas, bir süre metresi olan gerçek kamelyalı kadın Marie Duplessis için “Gerçekte asla var olmayacak kadının, en kusursuz halde vücut buluşuydu” der.
Emile Zola: 'Gerçek'i bulmayı kendine ideal edinmiş Zola
Aleksandr Sergeyeviç Puşkin: Puşkin’in, Shakespeare'in tarihi oyunlarından etkilenerek yazdığı Boris Godunov tragedyasında insanın iktidarla ilişkisini gayet yalın, gerçekçi bir şiir diliyle aktarıyor.
Bernard Shaw: “Bir oyun yazarı olarak ya Aristofanes kadar uzun anılıp Shakespeare ile Moliere´in sırasında yer alacağım ya da yaşlı bir soytarı gibi yüzyıl sona ermeden unutulacağım.”
Nikolai Leskov: Macbeth, döneminde çok vahşi bulundu ve "O Oyun" diye anıldı. Bizim üç harfliler gibi.
Nikolay Vasilyeviç Gogol: “Dikkat edin: Şu, can sıkkınlığı hikayesi yeni icat. Eskiden kimse can sıkkınlığından şikayet etmezdi.” - Ölü Canlar
Eugene Ionesco: Ionesco Göering'le Hitler'i ilk kez gördüğü günün akşamı Gergedanlar isimli eserini yazmaya girişir.
Knut Hamsun: Olağandışı koşullarda zihnin düştüğü mantıksızlık kuyusunu, duygusallıkla mizahı beraber kullanarak anlattığı, tiyatro sahnesine uyarlaması da yapılmış psikolojik sürükleyici edebiyat romanı
Henrik Ibsen: Başkahraman Nora kendini keşfedebilmek için kocasını ve çocuklarını terk eder. Döneminde büyük gürültü kopartan Bir Bebek Evi ilk feminist içerikli tiyatro oyunudur.
August Strindberg: Kadın-erkek ilişkilerini içeren ve erkek egemen sistem eleştirisi olan oyunu
Federico Garcia Lorca: İspanya İç Savaşı öncesinde toplumdaki kaosu, bir köy evinde ele aldığı eseri- Garcia Lorca aynı savaşta faşistler tarafından “şişirilmiş bir şair” olduğu gerekçesiyle katledildi.
Oscar Wilde: Oscar Wilde’ın konusunu İncil’den alan tek Fransızca oyunu Salome, modern tiyatro tekniğinde devrim yaratmış ve Ionesco, Beckett gibi ustaları derinden etkilemiş.
Arthur Miller: Cadı Kazanı 1950'lerin McCarthy dönemi komünist (cadı) avını hicveder. Oyunda, Salem’deki Cadılık Mahkemeleri kullanılmıştır ve bunlar aslında dönemin Amerikan adalet sistemini sembolize etmektedir.
Arthur Miller: Cadı Avı’nın 1953’teki bir gösteriminde John Proctor’ın idam edildiği sahne ertesinde seyirciler ayağa kalktı ve birkaç dakika başları önde eğik sessizce beklediler- çünkü aynı dakikalarda Rosenbergler de elektrikli sandalyede can veriyorlardı.
Murathan Mungan: Murathan Mungan’ın sanatı – şiir, öykü, oyun yazarlığı- tragedya üzerine kurulur.
James Joyce: Sıradan ve normali kırarak bilincin akışında ortaya çıkan karmaşık silsileleri görünür hale getirdi, mental ve duygusal tepkilerin gerçek doğasını ortaya çıkardı. James Joyce, Ibsen’i kendi dilinde okumak için Dublin üniversitende Dano-Norveç Dilleri bölümünde okudu.
Bertold Brecht: Emekçi kesimi hedefleyen Epik Tiyatronun kurucusu Brecht, izleyicinin eleştirel tutumunu bırakmaması için sahnedekinin bir oyun olduğunu hatırlatan “yabancılaştırma efektini” sıklıkla kullanır.
Samuel Beckett: Varoluş sancıları çeken kahramanlar her gün iletişim kurmaya çalıştıkları bir ritüel içinde gerçekliğin kesinliğinden uzaklaşırlar.
Anton Çehov: “Tüm sanat dalları (Edebiyat, Resim, Tiyatro, Sinema) MÜZİK gibi olmak, MÜZİĞE benzemek için gayret gösteriyorlar. ”
Fyodor Mihailoviç Dostoyevski: “Anlamak için Yüreğe sahip olacaksın! YÜREĞE!”
Lev Nikoleyeviç Tolstoy: “Biz insanları onlara yaptığımız iyiliklerden dolayı seviyor ve onlara yaptığımız kötülüklerden dolayı sevmiyoruz.” –Canlı Ceset
Nazım Hikmet Ran: 1948 yılında bursa Cezaevindeyken yazdığı eser ilk kez 1953 yılında Moskova Dram Tiyatrosu’nda Bir Aşk Masalı adıyla sahnelenmiştir.
Kaynak: sabitfikir Güncel Edebiyat Dergisi (özgün içerik için tıklayınız.)