İcazeti Alınmadan Dünya'ya Fırlatılmış Aylak Ayakkabı Deneyicisiyle Çizgilere Basmadan Yürüyüşler
Evreni, "şeylerin" birbirleriyle "olaylar" üzerinden etkileşime girdiği, her "şeyi" ancak başka "şeyler" kullanarak tanımlayabildiğimiz bir büyük maddi ve kavramsal "şeyler" şebekesi olarak görebiliriz. O zaman; eğer her şey şebekeye bağlıysa ve büyük ailenin bir parçasıysa; en tanıdık, en bildik gündelik şeyleri, teorik çatışmaların yaşandığı düzlemlere ve felsefi sorgulamalara kavuşturan ama uzun, ama kısa kavramsal yollar da var olmalı. Wilhelm Genazino, bu uzun görünen yolculukları kısaltan kendi üretimi kestirme patikalarla bezediği romanı "O Gün İçin Bir Şemsiye" okuyucuyu Weisshuhn (Beyaz Tavuk) Ayakkabı Fabrikası’nın lüks ayakkabılarını Frankfurt sokaklarında deneyip haklarında üç beş kuruşa raporlar yazan ve zihnini bu sokaklardaki şeyler ve olaylarla besleyen isimsiz kahramanının sesine teslim ediyor. Genazino'nun (anti)kahramanı karısı tarafından yeni terk edilmiş, parasız, pulsuz ve fersiz, orta yaşlı bir aylak adam; ama aynı zamanda sokaklar caddeler boyu gördüğü alelade şeylerin/olayların/kişilerin çağrıştırdıklarının onu kafasının içinde hataya dair yolculuklara çıkartmasına izin vermekten de çekinmeyen ilginç bir kişilik - ve belki de ulak.
Takıntılı, anti-sosyal, avare ve yorgun başkahramanın hayatla çekişmesinde en katlanamadığı şey, bu hayat ona verilirken kimsenin ondan icazet almamış olması. Hayatla el sıkışmadığı, hayatı ona dayatılan bir şey olarak gördüğü için başına gelenleri kabullenmesi de mümkün değil. Romanın kalın kemikli bir felsefi iskeleti var; bu iskelet, kitabın “ekran yüzü” kurgu boyutunda kendine uygun tartışma zeminleri talep ediyor. Düşünce gevezesi başkahramanın Frankfurt sokaklarında yürüdüğü yollarda gördükleriyle tetiklenen çağrışımlar, sokaklarda rastlaştığı geçmişinden bugününe uzanan kadınları ve bu kadınlarla ortak bagajları Genazino’ya derdini anlatabileceği çatışma alanlarını yaratıyor. Başkahramanının hayatla el sıkışmamış olması da Genazino’nun varoluşsal sorgulamalarını yapabilmesi için gerekli tereddütleri ve çekişmeyi ortaya çıkartıyor.
Melankolik, sıkışmış başkahramanını parasızlık, terk edilme, işsizlik gibi kat kat sorunlara bulamasına, deliliğin sınırlarında dolaştırmasına ve hayatının dizginlerini asla tam olarak eline vermemesine rağmen, okurun burnuna sokmadığı, yumuşak ve mizahi arka plan tınısı ile "O Gün İçin Bir Şemsiye" kendi sıkletindeki diğer hayat felsefesini konu alan kitaplara kıyasla hiç kasvetli değil – bunca sıkı konuya ve derde tasaya rağmen roman için eğlenceli bile denebilir. Ayakkabı denetçisinin söyleyecek çok şeyi olmasına tezat şaşkınlığı, söylemek ya da yapmak istediklerinin yarısını yapabilmesi diğer yarısının eyleme geçemeden kafasında parlayıp yine kafasında sönmesi, kadınlarla diyaloglarındaki ve sevişmelerindeki eksantrik yaklaşımı bu mizahi tınıyı arka planda çalmak için orkestrayı kuruyorlar.
Almanca edebiyatın en prestijli ödülü olan Georg Büchner Ödülü’nü 2004 yılında kazanan Genazino, O Gün İçin Bir Şemsiye’yi 2001’de yazmış. Genazino’nun daha çok 20. yüzyılın ilk yarısına ait eski toprak ustalarına benzeyen bir üslubu var ve kitapta lazerler gibi yakın döneme ait zamazingolar arada bir zuhur etmese, kitabın iki büyük savaş arasında bir dönemde yazıldığını düşündürebilecek bir kokusu ve dokusu var.
Kitabı sarmalayan tavır zaman zaman Genazino’nun sanki sürrealist şair Apollinaire’in Paris tayfasının üyesiymiş hissini yaratıyor. Belle Epoque dönemi Paris’inde La Closerie des Lilas gibi bir cafeye Genazino’yu, Apollinaire, Cezzanne, Picasso ve dönemin diğer empresyonistleri, kübistleri ve düşünürleriyle aynı dumanlı tahta masaya oturtabiliyorum. Genazino’nun kitabın içine serpiştirdiği mizahın tazeliği ve kitaba sinen heyecanı ile kurulabilen doğal bağ kitabın günümüz ürünü olduğunun ipuçlarını açığa vursa da; kitabın felsefesi ve karakter kurgusu, kitaptaki karakterler arası ilişkiler, tempo ve genel hava kitaba geçmişten gelen değerli bir ruh katıyor.
O Gün İçin Bir Şemsiye, entelektüel seviyesi ortalama üstü olan akıllı bir roman; okuyucuya “aha!” dedirten anları, kaşları çatıp dünyadan kopmayı gerektiren bölümleri, çok boyutlu tartışmaları ve güçlü monologlarıyla hem entelektüel bir tatmin sağlıyor, hem okuyucunun beyin kıvrımlarında akmayı sevdiğini gösteriyor. Günümüz toplumsal hiyerarşisinde vasatın en muteber görülüp övüldüğü bu topraklarda Genazino; zekası, tuhaflığı ve her zaman ortalama ve sıradan olandan koşarak kaçması ile vasatın bönlüğünün sıkıştırdığı ruhlara iyi gelecek - vasatlığa hayır diyebilmek için ciğerlere nefes olacak.
Kitabın elinde bir çekiç daha var: Genazino, hepimizin ortak korkularını ve hepimizin aklına zaman zaman düşen küçük, içsel felaketleri ayakkabı deneyicisinin sırtına giydirip gözümüzün önünde tecrübe ettirerek tartışmaya açıyor. Varoluş ve hayatın kendisi ile ilgili sorgulamaların ve bazı kaçınılmaz anlamsızlıkların acı tadını; aylak ayakkabı deneyicisinin aşklarına, anılarına, gördüklerine, dokunduklarına ve bilimum muzırlığa sararak, günkurusu içine yerleştirip uzatıyor okuyucunun ağzına. Evrim ürünü olduğu için olabildiğine vahşi ancak kendi varoluşunu, nereden gelip, nereye gittiğini sorgulayabilen atom gruplarıyız nihayetinde. Bizim kurmadığımız modern dünya sistemlerinin sunduğu derme çatma hayat seçenekleri, hepimizin içine benzer korkular, benzer tatminsizlikler ve benzer cevapsız sorular yerleştiriyor. Genzino’nun bezgin, sıkkın, donanımlı ayakkabı deneyicisi bu korkuları, tatminsizlikleri, soruları sırtlanıyor. Onun sırtındayken sorular, belki onlarla uğraşmak canımızı yakmaz. Korkmayız da inebiliriz kendi bodrumlarımıza.
Kimlere Uygun
- Felsefe romanlarını seven ama çok da yorulmak istemeyenlere
- Jaguar Kitap’ın düşünce gıdası kitaplarının tarzından hoşlananlara
- Geçen yüzyılın Orta Avrupa edebiyatıyla, günümüz mizah anlayışının hetorejen karışımını bir tatmak isteyene
- Olaylar ve felsefi sorgulamalar arasında mekik dokumaktan keyif alacaklara
- Tuğla gibi kitaplardan el uzatmaya çekinenlere - 157 sayfa
- Betimlemeler ve bu betimlemeler üzerinden çıkılan felsefi yolculuklardan keyif alanlara
Kimlere Uygun Değil
- Yumuşak, parmak ucunda yürüyen, tüy gibi bir kitap arayanlara
- Varoluşçu sorgulamalardan içi şişenlere
- Monologlardan sıkılıverenlere ( her kitap aslında bir cins monolog ya neyse)
- Romantiklere ve hödük adam gördüğü yerde kalbi sıkışanlara
- Almanca ve Türkçe arasındaki doku uyumsuzluğunu dert edebileceklere
Resimler: The Nightcap with TJ, Neatorama, Neoprime, Dr. Macro, Fashion Sizzle, That Summer in Paris, My Happy Pond,