Tarihi Romanlar ve Foucault’nun Soy Bilimi
Tarihe süreklilik atfedilmesine karşı olan Foucault, aydınlanmanın aklın özgürleştirici potansiyeline dayanan tarih anlayışına da şüpheyle yaklaşır. Geçmişten bugüne iz süren ve geçmişteki bir özün başkalaşım hikayesini temel alan bir tarih anlayışı yerine zamanda ters yönde (bugünden geriye) hareket eden Nietzsche’nin soy bilim (jeneoloji) anlayışını benimseyen bir yöntem geliştirir. Soy bilimsel tarih, tarih boyu değişmeyecek bir amaçlılığın reddedip olayların tekilliğini kaydetmelidir. Soy bilim, bugünkü mevcut kurumları, özelliği kuran düşünce kalıplarını ve kavramları geçmişten gelen hatların kesişme noktası olarak görür; geriye doğru giden farklı hatları tarih içinde ayrı ayrı takip etmeye dayanır. Bu hatlar nihai noktalara ulaşamazlar; geleneksel tarihin çizgisel anlayışın aksine geçmişe doğru gittikçe dallanırlar. Geçmişte ilerledikçe kaydın ve bilginin izinin kaybolması ancak soy bilimci tarihçiyi durdurur.
Soy bilimsel yöntem iki eylemi temel alır; bir ortaya çıkış – tarihsel ihtiyaç- ve ortaya çıkıştan sonraki seyir… Burada Nietzsche’nin Deleuze yorumuna dair güç istenci devrededir: Farklı güçlerin etkileşimleri ve zaman zaman gerilimleri zaman zaman birliktelikleri bu ortaya çıkışlar ve seyir üzerinde etkin olurlar. Burada belirlenimci bir perspektiften bahsetmek mümkün olmaz; tekil olaylar, olasılıklar ve zuhur edişler önemlidir.
Bu anlam düzleminde de benzer biçimde işler; bir yorum gelir önceki yorumla ilişkiye geçer. Bazen bastırır, bazen etkiler ve böylelikle anlam dönüşüme uğrar. Ama yeni yorum bir öncekini tamamen hiçbir zaman ortadan kaldıramaz; ondan bir tortu bir sonraki yorumun içinde, onun varlığına dahil olarak kalır. Dolayısıyla yorumlar, kavramlar katman katman biriken bir şeylerdir. Farklı hatlar kesişerek, günümüz kurumlarını, düşünce yapılarını ve kavramlarını kurar.
Bu ay sabitfikir yüzünü peşimizi bırakmayan, kaybolmayan kitaplara yönelince, Kararsız Okur’da tarihin kaybolmayan, katman katman biriken yorumlarına ve soy bilime değinelim istedik ve tarihi romanları konuk ettik.
Liste:
1. Middlesex – Jeffrey Eugenides
a. “Yaşamanın insanı geleceğe değil geçmişe, çocukluğa ve ondan öncesine, ölüme taşıdığını kavrayacak kadar yaşlanmamıştım henüz.”
2. Puslu Kıtalar Atlası – İhsan Oktay Anar
a. “Gerçek olan biri beni düşlüyor. O gerçek, ben ise bir düş oluyorum.”
3. Yeraltı Demiryolu – Colson Whitehead
a. “İnatçılar eğilmezlerse kırılırlardı ve ailesi Kuzey’deki merhametli beyazlar arasında uzun uzun yaşamıştı. Merhametli derken, insanı hemen öldürmediklerini kastediyordu. Güney’in bir farkı varsa, o da zencileri öldürmek konusunda sabırlı olmamasıydı.”
4. Gülün Adı – Umberto Eco
a. “Adın ne değeri var? Şu gülün adı değişse bile Kokmaz mı aynı güzellikte?”
5. Esir Şehrin İnsanları – Kemal Tahir
a. “Dünyada insanoğlu ne kadar rahatlayabilirdi... Çünkü aslında kendimizi acılara gene kendimiz sürüyoruz! Akıl her zaman doğru çalışmıyor, çeşitli hırslar, isteklerde yanılmaları kolaylaştırıyor."
6. Çocuk Geliyor – Han Kang
a. “İnsanlara inanmıyordu. Hiçbir yüz ifadesi , hiçbir gerçeğe , hiçbir hoş cümleye bile tamamen güvenmiyordu. Bir tek mütemadi şüpheler ve soğuk sorular içinde yaşamak zorunda olduğunu biliyordu.”
7. Ay ve Işıklar – Eleanor Catton
a. Catton’a en genç yaşında Booker Ödülü kazandıran kitap
b. “İnsan kara kara düşünürken ve yalnızken dünya ne kadar sessizce dönüyordu.”
8. Koku - Patrick Suskind
a. “Bu en soylu çiçeklerin ruhlarını çekip almak kolay olmuyordu, bayağı iltifatlar ederek kandırılmaları gerekiyordu.”
9. Veda - Ayşe Kulin
a. “Kimseye etmem şikayet ağlarım ben halime Titrerim mücrim gibi baktıkça istikbalime...”
10. Benim Adım Kırmızı – Orhan Pamuk
a. "Her resim bir hikaye anlatır,"dedim."Okuduğumuz kitabı güzelleştirmek için nakkaş, hikâyenin en güzel meclisini resmeder.”
11. Dağın Sesi – Yasunari Kawabata
a. “Geçmişi bundan böyle nasıl isterse öyle hatırlamakta özgürdü. Onu mazideki gerçeklerle yüzleştirecek üçüncü bir şahıs yoktu.”
12. Rüya Körü – Gürsel Korat
a. "Sonrayı göremeyen insanlar içindir neşe."
13. Doğu’nun Limanları - Amin Maalouf
a. “Bir insanın hayatının doğumuyla başladığına emin misiniz?…Benim hayatım doğumumdan yarım asır önce, boğazın kıyısında hiç görmediğim bir odada başladı.”
14. Lavinia – Ursula Le Guin
a. Büyük bir destanda küçük bir rolü olan güçlü bir kadının kendi destanı.
15. Ve Durgun Akardı Don – Mihail Şolohov
a. “Herhangi bir şey yapmak için hiçbir istek duymuyordu. Vaktiyle yaptıklarının hepsi de boşunaydı, şimdi bütün o yaptıkları ona gereksiz ve gerçekdışı geliyordu...”
16. İnci Küpeli Kız – Tracy Chevalier
a. “Yaşam bir aldatmaca. Eğer yeteri kadar uzun yaşarsan, hiç bir şeyin şaşırtıcı olmadığını öğreniyorsun.”
17. Alamut – Vladimir Bartol
a. “Nihai bir bilgi imkansızdır. Çünkü duyularımız bizi aldatır. Etrafımızı kuşatan şeylerle aramızdaki yegane bağ zekamızın ürünü olan düşüncelerimizdir.”
18. Rüzgar Gibi Geçti - Margaret Mitchell
a. “Geçmişi bundan böyle nasıl isterse öyle hatırlamakta özgürdü. Onu mazideki gerçeklerle yüzleştirecek üçüncü bir şahıs yoktu.”
19. Paçinko – Min Jin Lee
a. “Günahlar, iyi sonuçlarla aklanamazdı.”
20. Kurtlar Handanı – Hilary Mantel
a. “Altı ay ya da bir yıl içinde ne yapacağını planlamak güzeldir ama yarın için bir planın yoksa bunlar bir anda önemimi yitirir.”
21. Savaş ve Barış – Lev Tolstoy
a. “Hissedileni sözlerle ifade etmek mümkün değilse konuşmaya ne gerek var?”
22. Sevilen – Toni Morrison
a. “Bu kızlar doğdukları kentlerin özsuyuyla öylesine doludurlar ki hep onunla yaşarlar.”
23. Yalnız Ağaçların Şarkısı – Yaa Gyasi
a. “Ailemi terk etmek istiyorum ama ailem onları terk ettiğimi bilsin istemiyorum.”
24. Ben Claudius - Robert Graves
a. "Ölüm yaklaşınca insana tuhaf bir zihin açıklığı gelir. Kâhin gibi konuşmaya başlar.."
25. Kadınlar Adası - Kiran Millwood Hargrave
a. “Hepimiz tenimizde, yürüdüğümüz yolda, hatta büyüdüğümüz şekilde bile hayatımızın haritasını taşırız.”
26. Ölü Gömme Törenleri – Hannah Kent
a. “"Bana neden bu kadar çok soru soruyorsun, Steina?" Kız duraklıyor, yanakları pembeleşiyor. "Beni ciddiye alıp yanıtlıyorsun da ondan," diye mırıldanıyor”
27. Sevgili Bayan Bird - AJ Pearce
a. “Bu üst üste ikinci açık gökyüzüydü ve ay haince, Londra'nın en iyi bombalanacak noktalarını açığa çıkarmıştı.”
28. Resimli Dünya – Nedim Gürsel
a. “Sen istediğin kadar güven dipsiz kuyuya, suyu sırdaşın bil. Gün olur dile gelir ser verip sır vermeyen su, evet su bile. Kuyunun dili çözülür.İşte o zaman seyreyle dünyayı.”
29. Parçalanma - Chinua Achebe
a. "Halkı yaşa hürmet ederdi ama başarıya da hayranlık duyardı. Ataların dediği gibi, bir çocuk elini yıkadıysa krallarla birlikte yiyebilirdi.
30. Ejderha Cumhuriyeti – R.F. Kuang
a. “Öfkesini bastıramamıştı ama şiddetini azalmıştı, taze bir yaradansa eski bir ağrıya çevirmişti.”
31. Dağların Ezgisi - Phan Que Mai
a. “Savaş ancak tüm sevdiklerimiz eve döndüğünde bitecek.”
Bonus:
32. Cinselliğin Tarihi – Michel Foucault
33. Kliniğin Doğuşu - Michel Foucault
34. Deliliğin Tarihi - Michel Foucault